27 Mart 2016 Pazar

«Allah'dan korkun ve iyi dinleyin. Allah fâsık kimselere yol göstermez.»...

kötü halleri ortaya çıkarsa, (haksızlığa uğrayan) hak sahibi (mirasçılardan) iki kişi bunların yerine geçer ve: «Bizim şâtıid-liğimiz ikisininkinden de daha doğrudur, biz aşırı gitmedik, yoksa şüphesiz zâlimlerden oluruz» diye Allah'a yemin ederler.

108 — Bu, şâhidliği gerektiği gibi yapmalarını veya yeminlerinden sonra yeminlerin kabul edilmemesinden korkmalarını daha iyi sağlar Allah'dan korkun ve iyi dinleyin. Allah fâsık kimselere yol göstermez.

Bu üç âyetin ihtiva ettiği hükmü şöylece özetliyebiliriz. Ecelinin yaklaştığını anlayan ve elinde bulunan malı kendi ailesinden olanlara vasiyet etmek isteyen kimsenin eğer bulunduğu memlekette ise müslüman iki tane adaletli şahid bulması ve hazırda bulunmayan akrabalarına teslim edeceği şeyleri o kişiye teslim etmesi gerekir. Yolculukta ise ve yaranda şehadet edecek, malı teslim edecek, iki tane müslüman bulamazsa şa-hidlerin gayri müslimlerden olması caizdir.

Eğer müslümanlar —yahut ölen kimsenin sahipleri— o iki şahidin söylediklerinin doğru olup olmadığı emanetlerinin tam olup olmadığı ve iyice korunup korunmadığı hususunda şüpheye düşerlerse kendi inançlarına göre ibadetlerini eda ettikten sonra Allah adına yemin etmek üzere durdurulurlar. Yeminle ne kendi menfaatlerim ne de yakınları bile olsa başkalarının menfaatlerini gözetlerler. Muhafaza ettikleri şeyin hiç birisini gizlemezler. Aksi takdirde günahkârlar arasına girerler ki, şehadetleri geçersiz olur.

Bundan sonra o iki şahidin yalan şehadet, yalan yere yemin ve emanete hiyanet günahlarına irtikap ettikleri açığa çıkarsa ölünün ailesinden verasetine hak kazanan iki kişi kalkar ve şehadet eder. Ve ilk iki şahidin şehadetinden, son ikisinin şehadeti daha doğru olur.

Sonra âyeti kerîme diyor ki, şehadetin haklı yere gitmesi için bu gibi hareketler daha fazla teminatkârdır. Veya ilk iki şahidin yeminlerinin reddedilmesinden korkmaları, onların hakikati aramalarına daha çok vesile olacaktır:

«Bu şâhidliği gerektiği gibi yapmalarını veya yeminlerin-
4HH

den sonra yeminlerin kabul edilmemesinden korkmalarını dahn iyi sağlar.»

Âyeti kerîme hepsini Allah korkusuna davet ederek »on buluyor. Allah’ın murakabesine ve haşyetine, emrettiği şeyleri itaata çağırıyor. Zira Hak Tealâ kendi yolundan sapanlan ne hayra, ne de hidayete ulaştırır:

«Allah'dan korkun ve iyi dinleyin. Allah fâsık kimselere yol göstermez.»...

îmamı Kurtubi tefsirinde bu üç âyetin sebebi ııü zulü hakkında şöyle diyor.

«Bu üç âyeti kerîme Temim Eddarî, Adiyy İlmi Bedda hakkında nazil olmuştur. Bu har i, Da re K ıı t ıı I ve diğerleri îbni Abbas’tan rivayet ediyorlar İlmi Abbas diyor ki: Temim Eddarî ile Adiyy İlmi Bedda Mekke’ye dönüyorlardı. Beraberlerindi- Meni Sehm kabilesinden bir genç te vardı. O genç müslünıaıilnnıı bulunmadığı bir yerde öldü. Ve ikisine vasiyet etti. Onlar da la raktığı şeyleri o gencin ailesine verdiler. Ancak altın kaplama lı bir gümüş kâseyi bıraktılar. Resulullah (S.A.V.) hiçbir ı<M gizlemeyip açıkladıklarına dair onlara yemin ettirdi .‘¡anı» kâse Mekke’de bulundu. Onlar bu kâseyi Tcmlın ve Adiyy ’den satın aldıklarını söylediler. S e h m 1 ’nln vaı İm lerinden iki kişi geldi ve o kâsenin S e h m î ’ye ait olduğuna da ir yemin ettiler. Ve bizim şehadetimiz onların sehadctlndeiı da ha doğrudur ve haddi tecavüz etmedik dediler. î b n I Aidini diyor ki: Kâse alındı ve onlar hakkında işbu âyet na/ll oldu -Bu hükümlerin nazil olduğu cemiyetlerin tanzimi için g« ı rk I» raat şekillerinde gerekse bu icraatın mahiyetine dair busualaı da apayrı bir özellikler göze çarpmaktadır. Bu seklide »alili tutmak ve emanet vermek, sonra bir topluluğun huzurunda Ilın detten sonra Allah adına yemin etmek bütün bunlar dini vleda nın harekete sevk edilmesi, yalan ve hiyanetin açığa çık'ıfiı /a man cemiyet içerisinde rezil olmaktan sakınmak gibi humırtlar» mebnidir. Ve hepsi *de özel bir cemiyetin kendisine has l»aırl lcridir. Cemiyetler bugün daha buşka ispat mctodlarına malik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder