30 Mart 2016 Çarşamba

«Cahiliyet devrinde nikâh dört şekilde yapılırdı:

*liy kimlikti. Aynca birer iftihar vasıtası idi. Bütünüyle cahiliyet h»vrl şiiri, içki ve kumar medhiyeleri ile doludur. Çıplaklık ve ah-I Aksızlık —her çeşdi ile— bu cemiyetin belli başlı işaretleri aramda yor alıyordu. Nitekim Hz. A i ş e (R.A.) bu durumu ga-v« t güzel anlatır bize :

«Cahiliyet devrinde nikâh dört şekilde yapılırdı:

1 — Bugünkü şekilde yapılan nikâh. Bir adam diğerinin kızı veya evlâtlığı ile nişanlanır, mihrini öder, sonra da nikâhlanırlardı.

2 — ikinci bir nikâh şekli de şöyle idi: Karısı hayızdan temizlenince adam karısına derdi ki; falancaya var ve cima et onunla. Bundan sonra kocası o kadına hiç yaklaşmazdı. Temas ettiği adamdan hamile kaldığı anlaşılıncaya kadar karısından uzak yaşardı. Hamile kaldığı anlaşılınca isterse ve severse karısı ile birleşirdi. Daha çok doğacak çocuğun necabeti için böyle yaparlardı. Bu nikâha ( ) nikâhı adı verilirdi.

3— Bir başka nikâh şekli de şöyle idi: On kişiden aşağı olmamak üzere bir topluluk birleşir, bir kadının yanına girip hepsi birden onunla temas ederlerdi. Kadın hamile kalırsa, çocuğun doğumundan birkaç gün sonra, onların hepsine birden haber yollardı. İclerinden bir erkek gelmemezlik edemezdi. Hepsi birden toplanınca kadın: «Kendi fiillerinizden meydana gelen şeyi biliyorsunuz. İşte şimdi doğum yaptım. Ey falan bu çocuk senindir» derdi. Ve İçlerinden sevdiği erkeğin adını söylerdi. Çocuk o adama verilirdi ve o adam da almamazlık yapamazdı.

4 — Son olarak da şöyle bir nikâh şekli vardı. Birçok kişi toplanır ve bir kadının yanına girerlerdi. Kadın gelenlerden hiç birisini geri çevirmezdi. Bunlar umuma ait kadınlardı. Kapılarının üzerine İşaret çekerdiler. Bu işaretlerle tanınırlardı. İsteyen kimse bu kadınların yanına girerdi. Herhangi bir erkekten hamile kalır da çocuğunu doğurursa, bütün o erkekler yanına gelir toplanırlardı. Ehli vukuf bir kişiyi çocuğun babasını tesbit etmek için çağırırlardı. Sonra 0 fahişe kadının doğurduğu yavru ehli vukuf kimsenin tesbit ettiği sahsa verilirdi. Ve çocuk bunun adını alırdı. Onun oğlu
olarak kabul edilirdi. Ve o kişi bunu kabullenmekten imtina edemezdi.»...

Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.) isteseydi bir İslahatçı olarak ortaya çıkar ve dâvasını ilân edebilirdi. Cemiyetin bozulan ahlâkını düzeltmek, toplumu temizlemek, nefisleri tezkiye ederek değer ve ölçüleri intizama sokmak gibi hususlarda uğraşabilirdi...
(FEYTULLAL**NURCULAR..VB GİBİ...)2016
O günkü cemiyette — her cemiyette olduğu gibi — bu pisliklerin rahatsız ettiği, İslahat ve temizlik duygularıyla ortaya atılan her davete rahatça koşacak, temiz nefisli kimseleri de yanında bulurdu...

Denilebilir ki, Hazreti Peygamber o şekilde hareket ederek, başlangıçta çevresinde temiz ahlâklı, sâlih, ruh safiyetine sahip kimseleri toplar ve böylece getirmiş olduğu akideyi onlara empoze eder ve kabul ettirirdi... Dolayısiyle yolun başlangıcında ( ¿ti Vl dİ V )
dâvasına karşı çıkanları bertaraf etmiş olurdu...

Halbuki Alîm ve Hakim olan Allah’ü Teâlâ yüce Resulü’nü böyle bir yola sevketmiyor...

Zira Hak Tealâ, çıkar yolun bu olmadığını çok iyi biliyordu. Ahlâkî esasların değer ölçülerini koyan, hükümler veren ve bu ölçülerin, hükümlerin üzerine oturduğu hakikî sultanın kaynağını takrir eden bir akide temeli üzerine oturmadan geçerli olamıyacağını pek iyi biliyordu. İtikadî bir nizamı yerleştirmeden evvel konulacak bütün değer ölçüleri tutarsız olacaktır. Bu değer ölçüleri üzerine kaim olan ahlâk prensipleri geçerli olmayacaktır. Çünkü zabtedici kuvvet ve müeyyidelerden mahrum olacaktır...

Uzun bir yorulmadan sonra akide yerleşip, üzerine kaim olduğu küvet unsurları takarrür edince... İnsanları kendilerini yandan Rabbi Zülcelâl’i tanıyıp, sırf O’na kulluk ettikleri vakit... Kullara kul olmaktan kurtulup, şehvetin esaretinden uzaklaşınca... Kalblerde (¿IYIaIIV) «Allah’tan başka ilâh yoktur» prensibi yerleşince... İşte o zamân Allah’ü Tealâ gereken her şeyi yaptı... Söylenenleri de, söylenmeyenleri de yerine getirdi...

Yeryüzü İ r a n’lılardan ve R o m a 1 ı’lardan temizlendi... Ama Arapların hâkimiyetini kurmak için değil... Yeryüzünde Allah’ın hâkimiyetini kurmak için temizlendi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder