«İndirebilir mi?» cümlesi üzerinde muhtelif teviller serde-dilmiştir. Hazreti İ s a ’ya inanıp, ona teslim olduktan sonra yine de nasıl böyle bir ifade kullanabilirler? Bir kısmı cümlede ki
( J* ) kelimesini «gücü yeter» manasına olmayıp «biz-/.ıt indirebilir ve indirmesi gerekir» manasına olduğunu kabul etmişlerdir. Bir kısmı da «sen istersen, isteğini kabul edip de
İndirir mi?» manasına geldiğini ve ibarenin ( J» ) şeklinde okunması gerektiğini ve o zaman «bize gökten bir sofra indirmesi için Rabbına dua edebilir misin?» şeklinde mana ve-ııl inesi icabettiğini söylemektedirler.
Hangi manaya gelirse gelsin Hz. î s a onları böyle bir ha-rlka talep etmekten korkutuyor. Çünkü müminler harika talep ilmezler... Allah’tan fevkalâde şeylerin zuhurunu istemezler.»
«İman ediyorsanız Allah'tan korkun» demişti...
Fakat havâriler taleplerini tekrar ettiler. Ayrıca bu taleplerinin sebeplerini de açıklıyorlardı. Ve onun gerisinde ne islediklerini de bildiriyorlardı:
«Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şâhîd olmayı istiyoruz» dediler...
Onlar yeryüzünde benzeri bulunmayan o eşsiz yemekten yemek istiyorlardı. Ve gözleri önünde tahakkuk eden bu harikaya baka baka kalbleri mutmain olacak da Hazreti İsa ’nın doğru söylediğine inanacaklardı. Sonra da gördüklerini kendi kavimlerinden diğer insanlara anlatmaya çalışacaklardı.
Daha önce de söylediğimiz gibi bütün bunlar muayyen bir seviyedeki insanların ileri sürdükleri sebeplerdir. Ve onlar bu seviyeleri ile Muhammed (A.S.)ın ashabından farklıdırlar. Bunlara nisbetle onların seviyesi çok farklıdır.
İşte o zaman Hazreti İsa Rabbi Zülcelâlınc yöneliyor ve ona dua ediyor:
«Meryem oğlu İsa: «Allah'ım, Rabbimizsin. Bize ve bizden sonrakilere bayram ve senden bir delil olarak gökten bir sofra indir. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısıtın» dedi.»...
Meryem oğlu İsa (A.S.)ın duasında bile seçilmiş bir ku lun Yaratam huzurundaki edeb tavrı hâkimdir. Rabbını hilıı»«* nin edebi mevcuttur. 0 şöyle sesleniyor: «Ey Rabbimiz... Ey Al lahımız... Senden gökten bize bir sofra indirmeni istiyorum. Hu sofra bizi hayır ve sevince boğsun. Bizden önce gelenlere ve sonra geleceklere bir bayram olsun. Hiç şüphesiz, bütün bunlar senin verdiğin rızıklar meyanındadır. Rızıklandır bizi... Son rı zık verenlerin en hayırlısısin»... Şu halde Hz. İsa kendi İnin bir kul olup Hak Taâlâ’nın da onun Allah’ı olduğunu iyice !>ll mektedir. Ve bu itiraf bütün âlemlerin bulunduğu bir sahne İçin de yapılmaktadır. O ulu günün manzarası içindi* 11/ I mi Hin kavminin karşısında yapılmaktadır.
Ve Allah; salih kulu Meryem oğlu 1 s a ’nııı dumanın kendi zatı celâline uygun düşen ciddiyet ve vakar içinde kaimi etti. Onlar Allah’tan bir harika taleb etmişlerdi. Ona karşılık olarak Allahü Taâlâ «bu harikadan sonra nankörlük edemi»'« dünyada kimseye azâb etmediğim şekilde şiddetli azAb etlerim» diye cevap verdi:
«Allah: «Ben onu size elbette indiririm. Fakat ondan sonra içinizden kim nankörlü^ ederse dünyalarda kimseye azAb »İm» diğim şekilde ona azâb edeceğim» dedi.»...
Allahü Taâlâ’mn yüce azametine ve celâline yaraşan eld diyet budur. Ancak bu şekilde, harika taleb etmek bir teselli va sıtası ve oyuncak haline gelmez. Ve ancak bu şekilde kail bili handan sonra yine de nankörlüklerine devam edenler korkunç şekilde cezalandırılmadan bırakılmazlar.
Allahü Taâlânın bu kanunu daha önce geçen milletlerde cari olmuştu. Mucizeden sonra Peygamberleri tekzib edenler helâk olmuşlardı. Burada ise verilecek azâbm dünyada veya
ûhirette olacağı ihtimal dahilinde bırakılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder