19 Mayıs 2016 Perşembe

Allah insanlardan bir kısmını doğru yola eriştirdi, fakat bir kısmıda sapıklığı haketti. Çünkü bunlar. Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmiş ve kendilerini doğru yolda sanmışlardı.

Bunun yanı sıra bütün insanların zaaf noktaları ve şeytanın bu noktalardan sirayet edişi gözler önüne seriliyor. Bunun için de âyeti kerîme sahneyi sunduktan sonra, uzun bir ifadeye yer vererek insanları korkutup sakındırıyor. Âdemoğlunu bu inatçı düşmanı olan şeytandan atalarının neler çektiğini hatırlatarak sakındırıyor. Şeytanla Hz. Âdem’in ve eşi Havva (A.S.) nın karşı karşıya gelişlerini ifade eden sahne İçerisin de ve ilk bölümün belirttiği savaşın neticesi dahilinde âyeti kerîme tekrar dönerek Âdemoğullarına hitap ediyor, onlara bir takım şeyleri hatırlatarak korkutuyor ve aynı akibete düşmemeleri için sakındırıyor:

Ey Âdemoğulları, ayıp yerlerinizi örtecek libasla, sizi süsleyecek elbiseler gönderdik. Takva örtüsü ise bunlardan daha hayırlıdır. Alah’ın bu âyetleri öğüt almanız içindir.

Ey Âdem oğulları, şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak ana ve babanızı cennetten çıkardığı gibi sizi de şaşırtmasın. Sizin onları görmediğiniz yerlerden o ve taraftarları sizi görürler.

Onlar bir fenalık yaptıkları zaman: «Babalarımızı bu yolda
bulduk, Allah da bize bunu emretti» derler. De ki: «Allah, fenalığı emretmez. Bilmediğiniz şeyi Allah’ın üzerine mi atıyorsunuz?.»

De ki: «Rabbim adaleti emretti; her secde edişinizde yüzünüzü O’na doğrultun; dinde samimi olarak O’na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O’na döneceksiniz.»

Allah insanlardan bir kısmını doğru yola eriştirdi, fakat bir kısmıda sapıklığı haketti. Çünkü bunlar. Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmiş ve kendilerini doğru yolda sanmışlardı.

Ey Âdem oğulları, her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin, yeyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah müsrifleri sevmez.

De ki: «Allah’ın kulları için yarattığı ziynet ve temiz rızıkları kim haram etmiş?. Bunlar, dünya hayatında îman edenlerindir Kıyamet gününde ise sadece onlar içindir.» Bilen kimseler için âyetlerimizi böylece uzun uzun açıklıyoruz.

De ki: «Rabbim sadece, açık ve gizli fenalıkları, günahı, haksız yere tecavüzü, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi, Allah’a
ortak koşmanızı, Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.»

Her Ümmetin mukadder bir eceli vardır. Vakitleri dolunca ne bir saat geri bırakabilirler, ne de öne alabilirler.

Ey Âdem oğulları, size aranızdan âyetlerimizi okuyan Peygamberler geldiğinde her kim bunlara karşı gelmekten sakınır ve gidişini düzeltirse işte onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.

Âyetlerimizi yalanlayıp onlara inanmayı kibirlerine yediremeyenlere gelince, onlar da ateşin yaranıdırlar. Orada ebedî kalacaklardır... 1

Hz. Â d e m ’in memnu meyveyi yedikten sonra çırılçıi'bılı soyulması cennetten gelme bir ağaç yaprağı ile örtünmeye ÇttİMf» ması, sonra Allah’ın kendilerini örten bir elbise ve ziynet eşyanı gönderişindeki nimetini hatırlatması ve şeytanın fitnesinden unlun dııarak Âdem ’in evlâtlarını da atalarını soyduğu gibi soymuyi çalışmak arzusunda bulunduğunu hatırlatması üzerinde dlkkulh» durmamız gerekir. Bu kıssayı ve müteakiben gelen hüküm (i/erlnd# dikkatle durduğumuz zaman haddi zatında bunun cahlllycl devıl putperest Arap cemiyetinde mevcut olan bir durumu ImllHıne gu yesine mebni olduğunu görürüz. O gün putperest anıplaı bir t» kim efsane ve geleneklerin baskısı'altında kalarak Allah'ın ınllba rek evini çırıl çıplak tavaf ediyorlardı. Bir takını elblneleıl glv meyi yasaklıyor ve hac mevsiminde bazı yemek çeşitlerini yenil yorlardı. Bunun da Allah’ın hükmü olduğunu ve bunları Allah'ın kendilerine haram kıldığını kabullenismrlardı. İşte bunun İçin be şeriyet kıssası sunulmaya çalışılırken bu cahiliyet devri geleneği ne uygun düşen ve onu reddeden bir ifade serdediliyoı AmIiikI'i bütün bunlar cahiliyetin ifadesidir. Ve hayasızlık, Allah korkusun dan uzaklaşmak, açılıp saçılmak, her cahiliyetin tipik işareti de ğil midir?

Bu ise bizi Kur’an’ın düşünmeye değer hususiyetlerinden biri sine götürür. Gerçek şudur ki Kur’an’daki hikâyeler bile doğru dan doğruya bir vakıayı ve pratik bir hadiseyi karşılamak için seı
1. Araf: 26-36.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder