28 Mayıs 2016 Cumartesi

Allah’ın (-C.C.) Âdem ve oğullarına ahdî işte budur. Üzerinde halk ettiği ve yaşama sebeplerini takdir ettiği arz üzerinde halife olabilmenin şartı budur işte. Arz üzerinde halife olarak yerleştirilen insanoğlu bu şarta ve ahde vefa ederek vazifesini yapmak zorundadır. Aksi halde ameli, Allah’a gönül vermiş müslümanlarca dünyada hoş görülmeyip reddolunacağı gibi, âhirette de cezası cehennem olan bir vebal yüklenecektir. Üstelik Allah, bu vebale karşılık sayılan herhangi bir bedel de kabul etmiyecektir...

35 — «Ey Adem oğulları, size aranızdan âyetlerimizi okuyan peygamberler geldiğinde her kim bunlara karşı gelmekten sakınır ve gidişini düzeltirse işte onlara korku yoktur. Onlar mahzunda olacak değillerdir.

36* Âyetlerimizi yalanlayıp onlara inanmayı kibirlerine yediremeyenlere gelince onlar da ateşin yaranıdırlar. Orada ebedî kalacaklardır.»

Allah’ın (-C.C.) Âdem ve oğullarına ahdî işte budur. Üzerinde halk ettiği ve yaşama sebeplerini takdir ettiği arz üzerinde halife olabilmenin şartı budur işte. Arz üzerinde halife olarak yerleştirilen insanoğlu bu şarta ve ahde vefa ederek vazifesini yapmak zorundadır. Aksi halde ameli, Allah’a gönül vermiş müslümanlarca dünyada hoş görülmeyip reddolunacağı gibi, âhirette de cezası cehennem olan bir vebal yüklenecektir. Üstelik Allah, bu vebale karşılık sayılan herhangi bir bedel de kabul etmiyecektir...

«Her kim bunlara karşı gelmekten sakınır ve gidişini düzeltirse işte onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.»

Çünkü takva; insanları günah ve fenalıklardan uzaklaştırır -- fenalıkların en kötüsü hiç şüphesiz Allah’a ortak koşmak, saltanatını gasbetmeye kalkışmak, tanrılık hususiyetlerini taşıma iddiasında bulunmaktır— ve onları iyiye, itaate sevkeder, korktuklarından kurtarır, mesut neticeye ulaştırır.

«Âyetlerimizi yalanlayıp onlara inanmayı kibirlerine ycdirmiyenlere gelince, onlar da ateşin yaranıdırlar. Orada ebedi kalacaklardır>

Allah’a verilen sözü tutmayıb şartını büyüklenerek kabullenmeyen ve yalanlıyanları, bu halleri, cehennemde şeytana arkadaş kılar. Böylece Allah’ü Teâlâ’nın vadi yerini bulmuş olur :

«And olsun ki, insanlardan sana kim uyarsa, hepinizi birlikte cehenneme dolduracağım» buyurmuştu.

*

e* *

Bu noktada ölüm sahnesini arzetmeye başlıyor âyeti kerîme. Hu da geçen bölümün son kısımlarında aşağıdaki âyeti kerîme ile işaret edilen ecel konusunun bitiminde varid oluyor.

«iler ümmetin mukadder bir eceli vnrdır. Vakitleri dolunca ne bir saat geri bırakabilirler, ne de öne alabilirler.» Daha sonra haşir ve lıcsab günü anlatılmakta ve haklı ile haksızın kesin olurak ortaya çıkarılmasıyla ceza işleminin tamamlandığı sahneye geçilmekledir. Bu sahnelerde, önceden kısaca temas edilen ehli takvanın hâliyle mütekebbirlere dair hallerin geniş bit şekilde açıklaması yapılıyor. Kvet, muayyen ecelin tumaııılnniımaıııdnıı ıtıra Allah’a bağ-
lanmayı gurur meselesi yapanlar şeref sayanların hali tasvir edı yor. Yapılan bu tasvir, benzeri bulunmayan Kur’an’ı Kerîm'İn I lubuyla yapıldığı için okuyucu ve dinleyici bu sahneleri canlı ve !ı reketli olarak müşahede edebiliyor.

Kur’an, kıyamet sahnelerine büyük önem atfetmiştir Ditil hesap, azap, mükâfaat günü son derece açık ve seçik beyim bııv rulmuştur. İçinde yaşadığımız âlemi takip eden öteki âlem «ad ce vasıflandırılmış olarak kalmamış, aynı zamanla canlı, lııın D i elle tutulur, gözle görülür müşahhas bir âlem oluvermişti* M*l lüman, bu âlemi büsbütün yaşamış, sahnelerini görmüş, bu sıdın

lerin tesiri altında kalarak kimi zaman kalbi çarpmış, kimi

tüyleri ürpermiş, bazen korkuya kapılmış bazen de huzuru kavil muştur. Öyle anları olmuş ki cehennemin uzaktan kavurucu ate( ni seyretmiş bazen cennetten gelen serin meltemlerdim I -111.>• I. • miştir. Ve nihayet mü’min, vaad edilen gün gelmeden âldı et Alem ni tamamen öğrenmiştir. Bu konuda konuşan mü’minı dinleyn I* şi, onların his dünyalarıyla öteki âlemdeki hayatı, bu Alemdeki lı yatlarından daha mükemmel yaşadıklarını görür. Kvel «mini (mil minler) duygularıyla öteki dünyaya bir elden öteki ele, lıiı UİI" dı öteki ülkeye geçer gibi geçip giderler. Onlara göre öteki Alem ■ ı dedilmiş müstakbel bir âlem olmayıp gördükleri, yaşadıktın ı m it,1 bir âlemdir.

Belkide bu sahneler; ihtiva ettiği hareketler, hlı lblrlnl kın alı yan manzaralar, kelimelerin hakikat âlemine götürüşü, İn sim İne rete düşürecek ölçüdeki canlılığıyla, Kur’anda hu kınında seni' d len sahnelerin en büyüğüdür! Bu sahne, Â d o ııı ııı kı sisinin I* bölümünden sonra geliyor. Bilindiği gibi kıssanın hu Imlüııdlndı A d o m ile Havva 'nın şeytanın iğvasina kapılarak ceııııelle çıknrıdhğı, ataları gibi cennetten mahrum kalmamaları İçin, m u oğlunun, şeytanın fitnesinden sakınması gerektiği, ezeli düşman uyulmamasının lüzumu, şeytanın velâhiyetini kabul etmenin t••l»l keli olduğu, buna rağmen bazılarının, peygamberlerin gdnleıdlı;l lı ılayel yoluna, şeytana uymayı tercih ettikleri anlatılmıştı

Sonra ecelin geldiği anla kıyamet sahnelerinin anlatılms ııı geçildi, — Bu sahneler, ecelin arkasından canlandırılırken sınık hayatla kıyamet sahneleri arasında zaman farkı denilen birşev me\

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder