Ayrıca bu kötülüklerin kendisine has bir aldatıcılığı ve cazibesi bulunduğu için âyeti kerîmede ifade bu noktaya gelince «yaklaşmayın» diye emir varid oluyor. Ve doğrudan doğruya zinaya yaklaşılması yasaklanıyor. Maksad kötülükleri kapamakdır. İradenin zaafa kapıldığı fuhşun cazibesinden fertleri korumaktır. Bunun için kasda mebnî olmadan göze ilişen ilk bakışdan sonra ikinci bakış haram kılınmıştır. Ve bunun için kadın erkek karışıklığı zaruret hududlarımn ötesine geçirilmemiştir. Ve işte bu yüzden süsün dışarıya gösterilmesi, hatta yolda yürürken bile kokunun dışarıya sirayet etmesi haram kabul edilmiştir. Ve İslâm’ın tertemiz hayatında aldatıcı işaretler, dikkat çekici gülüşler ve hareketler tamamen yasaklanmıştır. Bu din; insanları önce fitne ile yüzyüze getirip sonra da mukavemet göstermeleri için ruhlarına baskı yapmayı ve böyle bir ağırlığı asla hoş karşılamaz. Bu din; hudud koymadan, cezaları belirtmeden önce kötülüklerden korunma usullerini belirtir. Bu din; vicdanları koruma, duygu ve hisleri himaye etme, azalan muhafazayı nazari itibara alır. Ve «şüphesiz. Ki Rabbin yarattığı şeyleri çok daha iyi bilir... Ve O Latif ’dir, Kadir'dir »
» dir...» Ayrıca bu dinin cemiyet hayatı ve aile yuvası için ıi' ln m zu ettiğini bunun yanı sırada insanlara şehvetleri hoş süsleyip «a zip gösterenlerin bütün hayvani duyguların bağını kopulmak ge rek konuşurken, gerek resimle, gerek hikâye ve filimle, gerekse ka« rışık hayat şekliyle ve her türlü propaganda ve reklâm vasılamylrt şehevî duyguların ipini koparanların neler arzu ettiklerini nği*Mt miş bulunuyoruz.
«Allah’ın haram kıldığı cana kıymayın. Hak ile olanlar müstesna»...
Kur’an-ı Kerîm’in seyri içerisinde bu üç kötülüğün blıbiıi "i dısıra geldiğini ve aynı sırayı takip ettiğini çok kere müşahede edl yoruz. Önce şirk geliyor, sonra zina, sonra da adam üldürmek.Esas itibariyle bunların hepsi de öldürme suçuna denktir.En büyük suç olan şirk suçu fıtratı öldürmektir. İkincisi ise cemaatın ölümü nü hedef alan bir suçtur. Ve üçüncüsü de tek başına bir ferdin canına kıymaktır. Ve şüphesiz ki tevhid esası üzerine yaşamayan bir fıtrat gerçek manada ölü bir fıtrattır.1 Fuhşun yaygınlaştığı hb topluluk ise ölü bir topluluktur. Netice itibariyle bir gün ımılla ka yok olacaktır. Grek medeniyeti, R o m a medeni veli ve Pers medeniyeti tarihin bize gösterdiği nıımümlı ı dh Batı medeniyetinin yok olup batacağını gösteren İlk emarelei görülür gibi olmaktadır. Ve bu görünen hususlar hertürlü bn/ıık luğun son haddine vardığı milletler için beklenilen âklbetl güsteı mektedir. İntikam ve cana kıymaların yaygınlaştığı toplulukla' batmaya mahkûm topluluklardır. İşte bunun için İslAııı, bu nevi suçların cezasını en ağır şekilde vazediyor. Ve cemiyeti bataklıfla götüren âmillerden muhafaza etmeyi arzu ediyor.2
Daha önce açlık korkusu ile çocukları öldürmek yasaklanmış tı Şimdi de âyeti kerîme bilumum canlıları öldürmeyi yasaklıyı" Ve açıkça ifade ediyor ki bir ferdi öldürmek, bilumum canlı emsi
1. Dulııı urııiş hilıti İyi» *»<» i'lt/ılc ııryen 122. Aycliıı Icfnlrinr bııkını/
2. Mıllıuınmrıl kulıılı'tın «llryrı lluyulıııılu IrkÜııılll vr Durakluııın» mili mrılnr m
ŞİRK
https://www.facebook.com/huseyin.sasmaz.566/posts/156195451455265
***************************
İnançta şirk olduğu gibi hâkimiyette de şirk olur.
*******************************************
Kâinâtı, Dünyâ’yı ve insanı Allah yaratacak, fakat Dünyâ’yı “keyiflerine göre çıkardıkları kânunlarla” insanlar yönetecek. Yok öyle yağma!. Yaratan kim ise, mülkün sâhibi de odur. Mülkün sâhibi kim ise, tasarruf da ona âittir. İnsanlar, yaptığı dandik bir resme bile müdâhale ettirmezken, en ufak bir şeyde kendisine karışılmasına bile izin vermezken, irâdesinin yok sayılmasına katlanamazken; âlemlerin rabbi olan Allah’ın irâdesinin yeryüzünde hâkim olmasını istemiyor. İyi de Allah bunu kabûl etmez ki. Siz -hâşâ- yaratıcı olsanız böyle bir şeyi kabûl eder misiniz?. Hem âlemleri yaratacaksınız, hem de yarattığınız varlıklar içindeki âciz bir varlık olan insan, sizin hükümlerinizi ve düzenlemelerinizi kabûl etmeyecek ve bu tarz düzenlemeleri gericilik, radikâllik ve câhillik olarak görecek. Bunu hiç kimse kabûl etmeyeceği gibi, âlemlerin yaratıcısı ve rabbi olan Allah da kabûl etmez elbet. Zâten bunu, “şirk” olarak söyler ve affedilmeyecek bir cezâ olarak îlan eder. İnsanlar buna rağmen şirki değil de “kul hakkı” denen günahın affedilmeyecek olan günah olduğunu zannedenler. Tabi, insan şirk içinde yüzerken şirkin affedilmeyecek bir günah olduğunu nasıl söylesin?. Onun yerine “kul hakkı” denen günahı koyar. İyi de kulun hakkı nedir ki?; Allah hak alacaklısına âhirette kendisini rahatlatacak bir şey verse, o kişi hemen hakkını helâl ediverir. Peki Allah’ın hakkını helâl etmesi için Allah’a kim ne verebilir ki?. İşte Allah bu nedenle, şirkten vazgeçerek tevhid yoluna girmeyenleri aslâ affetmeyecektir.
*******************************************
Kâinâtı, Dünyâ’yı ve insanı Allah yaratacak, fakat Dünyâ’yı “keyiflerine göre çıkardıkları kânunlarla” insanlar yönetecek. Yok öyle yağma!. Yaratan kim ise, mülkün sâhibi de odur. Mülkün sâhibi kim ise, tasarruf da ona âittir. İnsanlar, yaptığı dandik bir resme bile müdâhale ettirmezken, en ufak bir şeyde kendisine karışılmasına bile izin vermezken, irâdesinin yok sayılmasına katlanamazken; âlemlerin rabbi olan Allah’ın irâdesinin yeryüzünde hâkim olmasını istemiyor. İyi de Allah bunu kabûl etmez ki. Siz -hâşâ- yaratıcı olsanız böyle bir şeyi kabûl eder misiniz?. Hem âlemleri yaratacaksınız, hem de yarattığınız varlıklar içindeki âciz bir varlık olan insan, sizin hükümlerinizi ve düzenlemelerinizi kabûl etmeyecek ve bu tarz düzenlemeleri gericilik, radikâllik ve câhillik olarak görecek. Bunu hiç kimse kabûl etmeyeceği gibi, âlemlerin yaratıcısı ve rabbi olan Allah da kabûl etmez elbet. Zâten bunu, “şirk” olarak söyler ve affedilmeyecek bir cezâ olarak îlan eder. İnsanlar buna rağmen şirki değil de “kul hakkı” denen günahın affedilmeyecek olan günah olduğunu zannedenler. Tabi, insan şirk içinde yüzerken şirkin affedilmeyecek bir günah olduğunu nasıl söylesin?. Onun yerine “kul hakkı” denen günahı koyar. İyi de kulun hakkı nedir ki?; Allah hak alacaklısına âhirette kendisini rahatlatacak bir şey verse, o kişi hemen hakkını helâl ediverir. Peki Allah’ın hakkını helâl etmesi için Allah’a kim ne verebilir ki?. İşte Allah bu nedenle, şirkten vazgeçerek tevhid yoluna girmeyenleri aslâ affetmeyecektir.
***************************
ŞİRKİN KATMERLİSİ
Bu nedenle “lâ mevcûde illallah” söylemi, insanın koşacağı şirkin zirvesidir. Şirkin kemâlidir. Daha fazla üst derecede şirk koşulamaz. Sayısı sonsuz varlığın tamâmı ile şirk koşulması oranında başka neyle şirk koşulacak ki?. Şirkin katmerlisi bu nedenle “lâ mevcûde illallah” söylemi olan “Allah’tan başka mevcut bir şey yoktur” yada “mevcut olan her-şey Allah’tır” şirkidir. Hele ki “her şeyi Allah îlan etme şirki”ni bir de ahmaklığı zirveye çıkararak tevhid zannetmek ise, bu şirki “ahmakların şirki” hâline getirir. Evet; bu şirk mutlak anlamdaki şirktir. Mutlak anlamdaki tevhidin tam zıddı olarak.
BU SÖZÜ ONAYLIYAN KİM OLURSA OLSUN EBEDİ CEHENNEMLİKTİR.
MÜSLÜMANIM DESE DE....
NİTEKİM BU SÖZÜ ONAYLATMAK İÇİN KİŞİLER MEVCUTTUR.
TÜRKİYEDE..
DÜNYADA...
*******************************
TASAVVUF VE ŞİZOFRENİ
“Allah’ın önceden geçenler hakkındaki kânunu budur. Allah’ın kânununda aslâ bir değişiklik bulamazsın” (Ahzâb 62).
Allah, İslâm’ın insanlar tarafından her tahrif edilişinde peygamberler ve vahiyler göndererek dînini tahrifattan kurtarmış ve güncellemiştir. En son olarak da kalıcı bir vahiy göndererek ve seçtiği Peygamber ile bir sünnet ortaya koyarak vahyini tamamlamıştır. İslâm dîninin insanlar tarafından tahrif edilmesinin nedeni, insanda bulunan ve şeytan tarafından uyarılan nefsin vermiş olduğu dürtülerdir. Dünyâ bir “imtihan dünyâsı”dır ve bu imtihanı kazanacak olanlar âhirette ebedî huzûru hak edecek ve o huzûra kavuşacaklardır. Fakat bilindiği gibi hiç-bir imtihan kolay değildir. Yâni Dünyâ zor bir imtihan alanıdır. Fakat şöyle de bir kolaylık vardır ki Allah, insanı hem bu imtihana uygun olarak yaratmıştır hem de imtihanda çıkacak soruları ve cevapları da vermiştir. İnsana ise sâdece çıkacak soruları ve cevapları çalışmak ve benimsemek düşer. Fakat insanlar çok tembel, çok zâlim, çok câhildir. Bu nedenle insanlar bu imtihandan kurtulmak için çeşitli çâreler aramışlar ve zamanla o çârelere inanmaya ve hattâ o sözde çâreleri din edinmeye başlamışlardır. İşte tasavvuf da; hem Dünyâ’nın doğal zorluklarından hem de Allah’ın insana imtihan gereği yüklediği sorumluluktan kurtulmak için şeytanın telkinleriyle uydurulmuş olan bir felsefe yada bâtıl bir dindir. Bu felsefeyi güyâ meşrûlaştırmak için İslâm’dan bâzı âyetleri yanlış çevirerek ve işlerine gelen bâzı uydurma hadis ve rivâyetleri kullanarak ve felsefelerinin içine sokarak bir dayanağı olduğunu göstermeye çalışmaktadırlar.
Allah, İslâm’ın insanlar tarafından her tahrif edilişinde peygamberler ve vahiyler göndererek dînini tahrifattan kurtarmış ve güncellemiştir. En son olarak da kalıcı bir vahiy göndererek ve seçtiği Peygamber ile bir sünnet ortaya koyarak vahyini tamamlamıştır. İslâm dîninin insanlar tarafından tahrif edilmesinin nedeni, insanda bulunan ve şeytan tarafından uyarılan nefsin vermiş olduğu dürtülerdir. Dünyâ bir “imtihan dünyâsı”dır ve bu imtihanı kazanacak olanlar âhirette ebedî huzûru hak edecek ve o huzûra kavuşacaklardır. Fakat bilindiği gibi hiç-bir imtihan kolay değildir. Yâni Dünyâ zor bir imtihan alanıdır. Fakat şöyle de bir kolaylık vardır ki Allah, insanı hem bu imtihana uygun olarak yaratmıştır hem de imtihanda çıkacak soruları ve cevapları da vermiştir. İnsana ise sâdece çıkacak soruları ve cevapları çalışmak ve benimsemek düşer. Fakat insanlar çok tembel, çok zâlim, çok câhildir. Bu nedenle insanlar bu imtihandan kurtulmak için çeşitli çâreler aramışlar ve zamanla o çârelere inanmaya ve hattâ o sözde çâreleri din edinmeye başlamışlardır. İşte tasavvuf da; hem Dünyâ’nın doğal zorluklarından hem de Allah’ın insana imtihan gereği yüklediği sorumluluktan kurtulmak için şeytanın telkinleriyle uydurulmuş olan bir felsefe yada bâtıl bir dindir. Bu felsefeyi güyâ meşrûlaştırmak için İslâm’dan bâzı âyetleri yanlış çevirerek ve işlerine gelen bâzı uydurma hadis ve rivâyetleri kullanarak ve felsefelerinin içine sokarak bir dayanağı olduğunu göstermeye çalışmaktadırlar.
*******************************************
BAKIŞ AÇISI..VE PAKETİ..
YanıtlaSilÖnce şirk geliyor,
http://seyyitkutubtefsiri.blogspot.nl/2016/05/once-sirk-geliyor-sonra-zina-sonra-da.html
ŞEYTANIN GİZLENDİĞİ KÖŞE BAŞI...!
http://huseyinsas.blogspot.nl/2016/05/seytanin-gizlendigi-kose-basi.html
Demokrasi Şeytanın dini,İslam Allah'ın dini.
http://huseyinsas.blogspot.nl/2016/05/demokrasi-seytann-diniislam-allahn-dini.html
SEN VE SENİN DAVAN ÖNEMLİLER İÇİNDE BİR İLK'TİR UNUTMA...!
https://www.youtube.com/watch?v=Bh4HBvC1_Ac
ŞEYTANIN ÖNCELİKLİ PLANLARINDANDIR.
https://www.dailymotion.com/video/x4bvtuu
Geçmişten bu güne İslam insanlardan ne istemiştir diye sorduğumuzda en belirgin olan şey Allah'a hiç bi şeyi ve hiç bir kimseyi şirk koşmamayı istemiştir diye cevap veririz. Şirk koşmamak ifadesi üzerinde kuşkusuz uzunca bir tefekkürü gerektiren bir konudur. Kimilerinin diline doladığı tekfirci bir anlayışla her şeyi iman ve küfür ekseninde değerlendirerek bir kimseyi iman dairesinden çıkarmak ne kadar yanlış ise önemli olan yalnızca iyi insan olmaktır diyerek Allah'ın hududullah olarak tanımladığı hadleri aşmakta herhangi bir sakınca görmeyen bir zihniyette o kadar yanlıştır. Müslüman olmak Allah'ın insana yüklediği sorumluluğa hem sahip çıkmak hem de bu sorumluluklar konusunda oldukça hassas davranmayı gerektirir. Günümüz İslam dünyasının unuttuğu şey de tam bu hassasiyet meselesidir.
YanıtlaSilhttp://www.venharhaber.com/yeni-islam-olmak-ne-demektir-makale,2498.html
Akide sahih olmayınca, ibadet de sahih olmaz.
YanıtlaSilYAHUDİ VE HIRİSTİYAN'LAR
YanıtlaSil30 — Yahudiler: “Ü z e y r Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, daha evvel kâfir olanların sözlerine benzeterek ağızlarında geveledikleri sözdür. Allah’tan bulsunlar. Nasıl da uyduruyorlar!
Çünkü Allah’a oğul isnadı; söyleyeni, hak dinden çıkarıp şirke, küfre döndürecek bir iddiadır.
HAHAMLARI VE RAHİPLERİ
YanıtlaSil31 — Bunlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini, Meryemin oğlu Mesih’i tanrılar edindiler. Halbuki onlar da ancak bir olan Allah’a ibadet etmelerinden başkasıyla emrolunmamışlardır. O’ndan başka hiç bir tanrı yok. O, bunların eş tutageldikleri herşeyden münezzehdir.
Sûredeki bu bölümün bir parçası olan bu âyeti kerîmede, zikri geçen kimselerin Ehli Kitap olduklarından şüphe olmadığına ve dolayısiyle hak din üzere olmaları gerektiğine işaret ediliyor. Ehli Kitap olduklarına göre Allah’ın dini «üzere idiler... Ancak ayet onların, Allah’ın dini üzere kalmadıklarına dair önce inançlarını sonra pratik hayatlarını şahit gösteriyor. Aslında onlar, sadece Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Fakat rahiplerini ve alimlerini Allah'ın dışında Rabler edindiler. Tıpkı Meryem oğlu Mesîhi Rab edindikleri gibi. Bu ise, onların Allah'a şirk koştuklarını ifade eder. Allah, onların şirklerinden münezzehtir... öyleyse onlar, gerek inanç ve gerek düşünce yönünden Allah’a iman eden kimseler değildirler... Gerek pratik ve gerek amelî yönden hak dini din edinen kimseler olmadı!
**********************
Resulullah şu cevabı verir :
“Evet!.. Fakat alim ve rahipler, onlara helali haram, haramı da helâl kıldılar... Ve o insanlar da, bunlara tabiî oldular. İşte onların, alim ve rahiplerine ibadetlerinin manası budur...”
********************************
Dinin ilk şartı; ona boyun eğmek, teslim ve tabii olmaktır. Bu
husus, ibadetlerin takdiminde olduğu kadar teşriî emirlere tabii olmada da önem taşır. İlâhi emir, ciddidir; Allah’tan başkalarının şeriatlerine tabii olanların sadece Allah'ın Ulûhiyetine inanmaları ve ibadetleri sadece 0|na takdim etmeleri kendilerini kurtarmaz, Din, onların mümin ve müslüman addedilmeleri şeklînde bir kaypaklığı asla kabul etmez!.. Maalesef dinimizin bugün maruz kaldığı en büyük tehlike de bu kaypaklıktir Bir yandan mümin ve müslüman duğunu söyler, diğer taraftan çeşitli inanç ve hareketleriyle Allah’a şirk koşar... Din düşmanları, bu türlü şahıslar ve müesseseler üzerindeki “İslâm” levhasına bilhassa itina gösterirler. Aslına uymayan bu İslâm yaftasını destekleyerek istismar ederler. Yüce Allah, onlar ve benzerlerinin müşrik olduklarını, hak dini din edinmediklerini ve Allah’tan başkalarını Rab edindiklerini beyan etmektedir... Mademki bu dinin düşmanları, bu türlü şahıs ve müesseseler üzerindeki İslâm yaftasını itina ile korumakta ve İslâm aleyhine kullanmaktadırlar, o halde bu dinin dost ve hamileri de sahte levhaları söküp atmalı ve levhanın altında biriken şirk, küfür ve Allah’tan başkasını Rab edinmek gibi ihanetleri ortaya koymalıdırlar...
“Onlar, bir tek Allah’a ibadetten başka bir şeyle emrolunmamışlardır... Allah, onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir...”
http://namenstar.blogspot.nl/2016/07/seyyid-kutub-tefsiri7-inci-cilt-cihadla.html
ŞİRK / LAİKLİK / AİLE...Timurtaş Uçar Hoca efendi r.a
YanıtlaSilhttps://www.facebook.com/ahmed.kilickaya.3/posts/1266726253383045?notif_t=notify_me¬if_id=1483617490613942
"Ey kavmim. Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka tanrınız
YanıtlaSilyoktur.”...
“Allah’tan başkasınıa ibadet etmeyeseniz diye muhakkak ki ben size O’nun tarafından gönderilmiş korkutucu ve müjdeleyiciyim.”...
Görülüyor ki, buradaki iki sigadan birisi emir sigasiyle, diğeri de nehiy sigasiyle varit olmaktadır... Acaba ikisinin de anlamı bir midir? Birinci ifadeden açıkça anlaşılıyor ki; emir sadece Allah’a ibadet konusundadır ve O’ndan başka tanrı olmadığını belirtmektedir. İkinci sigadan da Allah’tan başkasına ibadetten nehyedildiği anlaşılmaktadır.
Aslında ikinci siga birinci sigaran zaruri bir neticesidir. Ama birincisi mantıki esas, İkincisi ise bundan çıkarılan neticedir. Ama hikmeti ilâhi bu neticenin de ayıclanmasını Allah’tan başkasına ibadetin yasak olduğunun anlaşılması ile iktifa edilmemesini irade buyurmuştur. Bunun için bu nehyi ayrı bir ifade hâlinde belirtmiştir. Halbuki birinci emrin muhtevası içerisinde mantıki olarak o da yer almaktadır.
Bu bize bu büyük hakikatin kavranması konusunda ve Allah’ın ölçüsündeki önemi hususunda derin işaretler vermektedir. Meselenin sadece mantıki muhakemeye bırakılarak zımnen anlaşılabilecek durumda terkedilmeyip üzerinde dikkatle durulması gerektiği açıkça belirtilmiş oluyor.
Ayrıca Kur’anı Kerimin bu iki hakikati her iki şıkkıyle... Yani Allah’a ibadet ve Allah’tan başkasına ibadet etmemek... Şıklariyle belirtmek için takip ettiği metodu veriyor bize. Şöyleki, insan ruhu her zaman için kesin emirlere muhtaçtır, bu meselenin iki şıkkında da. Yalnız Allah’a ibadeti emredip O’ndan başka tanrı olmadığını bildirerek ve Allah’tan başkalarına ibadetin yasak olduğunu bunun zımnından çıkan mânaya bırakmayı ve bununla iktifa etmeyi aslâ yeterli görmez. Çünkü öyle bir zaman gelir ki, insanlar Allah’ı inkâr etmeyebiliri»’, O’na ibadeti de terk etmezler ama bunların yanısıra Allah’tan başkalarına da tapınırlar ve Müslüman olduklarını sandıkları halde —Allah korusun— şirke düşerler...
************************************
2017 bu gün aynen öyle.onun için şu tarifi benimseyip onaylaması gerekir insanlığın.
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2014/10/muslumanlarin-ve-kafirlerin-allah.html
***************************************
İşte bunun için Kur’anı kerim bu konuda hem emir, hem de nehiy sigasını aynı anda iradediyor ve biri diğerini tekit ediyor. Ve bundan sonra daha şirkin sızabileceği hiç bir delik ve gedik kalmıyor.
*******************************************
CENNET GARANTİ BELGESİ...KATİ DELİLLERİYLE.
http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/01/cennet-garanti-belgesi.html
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=242669766184432&set=pcb.242669832851092&type=3&theater
“Andolsun ki “Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kâfir olmuşlardır. Hâlbuki Mesih ; “Ey İsrail oğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah’a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar. Artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcı da yoktur” demişti.”
YanıtlaSilMaide*72
“Yahudiler, Üzeyir Allah’ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesih (İsa) Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. Sözlerini daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da haktan batıla döndürülüyorlar!” (Tövbe 9/30)
YanıtlaSil***
CENNET'İN GARANTİSİ***MÜSLÜMANLARIN VE KAFİRLERİN ALLAH TARİFİ,TANIMI..SEN BU TARİFİN NERESİNDESİN?
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2014/10/muslumanlarin-ve-kafirlerin-allah.html
http://www.iktibasdergisi.com/kurtulusumuzun-yasasi/
“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.” (Nisa 4/116)
SilAllah’a iman edip şirk pisliğinden kurtulmalarını bunu yapmadıkları takdirde diğer yapmış oldukları bir takım güzel şeylerin kendilerini asla kurtuluşa erdiremeyeceğini çok açık ve anlaşılır bir biçimde anlatmışlardır.
YanıtlaSil***
ŞİRK...: Akide sahih olmayınca, ibadet de sahih olmaz.
http://meerstr11.blogspot.nl/2017/01/okuogrenistikametini-belirle-akide.html
***
“Ey rabbim senin indirdiklerini kavmime nasihat ve öğüt olarak anlattım.” Diyen veya veda haccında kendi arkadaşlarına üç defa ben bu dini sizlere tebliğ ettim mi? Demek suretiyle aldığı cevapla evet tebliğ ettin diyen arkadaşlarından sonra” Şahit ol yarabbi diyerek görevlerini yapan Allah’ın elçileri misali anlatmaya devam edeceğiz. Bu görev ve sorumluluğu tam olarak yerine getirmeden içerisinde yaşadığımız toplumu küçük görmeye veya dışlamaya asla hakkımız yoktur. Bunu yapar iken insanların bize gelmelerini beklemeden bizim onlara gitmemiz temel ilkemiz olmak zorundadır. Allah’ın elçilerinin bu görevlerini yerine getirir iken niçin sürekli hareket ettiklerini şayet davayı temsil imkanları kalmayınca da yerlerini ve yurtlarını bırakarak hicret ettiklerini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Allah’ın dinini toplumumuza tam manasıyla anlattıktan sonra aldığımız cevap olumsuz veya siz bizleri üzerinde yaşar bulduğumuz atalarımızın dininden döndürmek istiyorsunuz ancak biz asla dönmeyeceğiz cevabını aldıktan sonra bu toplum için üzülmenin artık bir anlamı olmasa gerekir. Bu görevi yerine getirmeden ileri geri konuşmanın da bir anlamı yoktur. Şimdi Allah adına konuştuklarını söyleyen tebliğciler bu görevlerini tam anlamıyla yaptıklarını söyleye bilirler mi? Bu sorunun cevabını siz okuyucularıma bırakıyorum.
***
Bu ortamdan kurtulmak istikamete kilitlenmek için Kuran ayetlerini ilim ve teknoloji ışığında servis etmek gerekir.
http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/03/bu-gun-2017-bilim-ve-teknolojinin-acga.html
http://www.iktibasdergisi.com/inkarci-bir-topluluga-nasil-uzuluruz/
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilİnançta şirk Amelde şirk (açık ve gizli)
YanıtlaSil"Şüphesiz ki Allah, kendisine eş koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa, gerçekten pek büyük bir günah işlemiş olur."nisa*48.116
Bugün "New Age Dini(Yeni Çağ Dini)'', dünyada gittikçe yaygınlaştırılan bir "lego dini"dir.
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2016/04/vahdeti-vucut-felsefesi-new-age.html
Rica ediyorum,istirham ediyorum,bu ayetin tercümesini yapacağım siz bu tercümenin bugün kimlerin sözüne benzediğini zihninizde yoğurmanız istiyorum.
YanıtlaSilŞİRK
https://www.facebook.com/MehmetOkuyanSayfasi/videos/1357339287641190/?sw_fnr_id=1720698162
Dolayısıyla Allah’ın arşa istivâ etmesi, Allah’ın en büyük makama sahip olduğu ve en büyük gücü elinde bulundurduğu anlamına gelmektedir.
YanıtlaSilhttp://www.istekuran.com/index.php/45-ta-ha-suresi
Dolayısıyla Allah’ın arşa istivâ etmesi, Allah’ın en büyük makama sahip olduğu ve en büyük gücü elinde bulundurduğu anlamına gelmektedir.
YanıtlaSilhttp://www.istekuran.com/index.php/45-ta-ha-suresi
İlk olarak cenneti garantileriz daha sonra neyin iyi neyin kötü olduğunu yaratıcımız olan Allah'ın kullanma kılavuzundan (Kuran) öğrenir ve uygulamasına geçerek mevki,makamımıza yükseliriz.
YanıtlaSil’’ Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.''
Bu ayeti kerimede açıkca neyin hakkımızda hayırlı neyin hayırsız olacağını bilemeyeceğimiz bildiriliyor. (Bakara-216)
***********************
Cenneti kazanmak onay ve red meselesidir.
Kişilerin cennet algısını berraklaştırmak,netleştirmek gerekir.
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=662042190913852&id=100013242319421
https://twitter.com/huseyinsasmaz/status/1592888310070120448?t=qNCx5b6-Bv1aRj1amD7hIw&s=19
YanıtlaSil