20 Mayıs 2016 Cuma

İşte biz bu memleketlerin bazı haberlerini sana naklediyoruz. Peygamberleri, onlara en açık burhanları getirip göstermişler, fakat onlar evvelce yalan saydıklarına (yine) inanmamışlardı. Zaten Allah’da kâfirlerin kalplerini böylece mühürler.

Sonra Hak’kın azabı ansızın gelir. Onlar farkında bile olmazlar. Âyeti kerîme bu İlâhî kanunu belirttikten sonra onları içinde bulundukları gaflet anında tehdit eden büyük tehlikeye karşı uyarıyor. Kim bilir Allah’ın takdiri kendi kanununu yürütmek için onlara fırsat vermektedir. Geçmişlerin durumu onları doğru yola sevketmeye kafi gelmiyor mu? Halbuki işte kendileri de onların yurtlarında yaşıyorlar...

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdikse, ora halkını yalvarıp yakarmaya sevk için sıkıntıya, felâkete uğrattık.

Sonra bu sıkıntıyı iyiliğe çevirdik. Öyle ki, çoğalıp: «Zaten bizim babalarımızda darlığa uğramış, bolluğa kavuşmuşlardı.» dediler. Bu yüzden onları, haberlerini almadan, ansızın yakalayıverdik.

Eğer o memleketlerin halkı iman etmiş ve bize karşı gelmekten sakınmış olsalardı, onlara gökten, yerden bereketler yağdırırdık; fakat onlar (Hakkı) inkâr ettiler, biz de onlara yapıp kazandıklarının cezasını verdik.

O memleketlerin halkı, geceleyin kendileri uyurlarkan, azabımızın gelip çatmasından güvende miydiler?

Yoksa o memleketlerin ahalisi, azabımızın onlar gündüzün eğlencelere dalmışken gelmesinden mi güvende idiler?

Onlar Allah’ın tedbirine karşı da kendilerini emin buluyorlar. Allah’ın tedbirinden ancak hüsrana uğrayanlar emin olabilirler.

Evvelki sahiplerinden son yeryüzüne vâris olanları, dileseydik, günahlarından dolayı bir felâkete düçar edip, onların kalplerine mühür basarak körlenmiş, işitmez bir hale getireceğimiz besbelli değil midir?

İşte biz bu memleketlerin bazı haberlerini sana naklediyoruz. Peygamberleri, onlara en açık burhanları getirip göstermişler, fakat onlar evvelce yalan saydıklarına (yine) inanmamışlardı. Zaten Allah’da kâfirlerin kalplerini böylece mühürler.

Onların çoğunda ahde vefa görmedik. Onların çoğunu fâsık, mütecaviz bulduk.1

NOT;  2016 BU GÜN İSLAM BELDELERİNİN HALİNE BİR BAK.!
*
1. Araf: 'M-102.


Bundan sonra da âyeti kerîme Musa peygamberin; l'*lı vun’la, Fravun’un kavmiyle kendi kavmi olan îsrailoğııllıu ı İl«1 çen hikâyelerini anlatıyor. Ve bu kıssa Kur’an’da geçen lılkAyol rin kapladığı sahaların en büyüğünü kaplıyor. Bu hlkAyeııllı mu telif yönleri açıklanıyor, bazı noktalarda durularak üzerinde y rumlar yapılıyor, kıssanın sonunda da uzun bir tııkip İle «Üre tu buluyor. Daha önce de Hz. Musa hikâyesi nü zül anamıı« g'i Müzemmil, Hicr, Kaf ve Kamet .m eleı İn yer almıştı. Fakat hepsinde de kısaca işaret edilmişti. A raf h resi ise adı geçen sûrelerden sonra gelen ve bu hikâyeyi geniş ş»'| ile en uzun tarzda arzeden ilk sûredir.

Hikâye içerisinde Firavun ’un gerçek akideye karşı tul mu, meydan okuma tavrı, sihirbazlarla olan durumu y»*i aliyi Bilhassa bu sihirbazlar hikâyesi diğer sûrelerde de çek yei Işg eder. Firavun soyunun yıllarca afetlerle karşı karşıya kı maları, tufanın, çekirgelerin, kurbağaların ve kanın güııduı Ilım meselesi arzediliyor. Bu son hususlar bu sûrenin dışında yeı altı değildir. Firavun ’un suda boğulması ve berabei imla kav if nin helâk olması anlatılıyor. Sonra âyeti kerîmenin «eyrl l a a oğullarına dönüyor. Yahudilerin Hz. Musa ’dan kendilin inin bir ilâhları, bir putları olmasını, daha önce geçen kavlinim pl onlara tapınmalarını istemelerini, Firavun 'ıın l>« nvil/Und kurtulup N i 1 ’i geçmelerini anlatıyor. Hz. M ıı . a 'um Mal ile ahidleşmesi, O’nu arayıp görmesi, dağın sarsılıp İlin ı.m ı • < enirin kendisine verilmesi zikrediliyor. Sonra M u a ı» vifaı berin kavminin onun bulunmadığı bir sırada buzağıya lapımmıl • m, kendi kavminden yetmiş kişi ile birlikte Allah'la alildi« |iu*>lı «biz Allah’ı apaçık görmeden sana asla inanmayız» demel« 11 zünden şimşeğin çarpması bölümü ile köye girmeleri, eııııuulı günü av avlamaları bahsi serdediliyor. Üzerlerine dağın I»tı göl* lik gibi eğilmesi anlatılıyor. Ve hepsi de sûrenin geniş geniş İ mi larını katlıyor. Bu kıssanın bir noktasında âyeti kerîme bu a peygamberin risaletlni mevzu edinerek onun tabiatını ve gen; yönünü açıklıyor. Bu da Hz. Musa ’nın kavminden yıldıı ıın iı muş olanlar konusunda llııbbısına dua edip rahmetim İndirme« istediği sırada yer tthyor. Ve hikâyenin konusuna öyle bir laı/,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder