Aslında bütün bunlar şeytanların işidir... İnsanlardan ve cinlerden şeytanların... Cahiliyyetin şekli ve sûreti değişmiş olabilir, fakat kökü ve kaynağı birdir. Kaide ve dayanakları aynıdır... Biz Kur’an-ı Kerîm’i okuyup da onun geçmişteki cahiliyyetten söz edip yetindiğini kabul ettiğimiz takdirde Kur’an’ın değerini küçültmüş oluruz. Aslında Kur’an, hayatın her devresinde yer alan cahiliyyetin her türlüsünden söz etmektedir. Kur’an, her zaman karşı karşıya bulunulan sapıklıkları yok edip, Allah’ın doğru yoluna döndürmek için çalışmaktadır. Cahiliyyetin oyunları büyük ve güçlü olmasına, realitenin ağırlığı her taraftan baskın çıkmasına rağmen Kur’an’ı Mübîn cahiliyyetin durumunu basitleştiriyor. Ve bu dış görünüşün aldatıcılığının gözden kaybettiği büyük hakikati açığa çıkarıyor. Gerçekten bu şeytanlar ve şeytanlara dost olanlar Allah’ın hâkimiyet kabzası içerisindedirler. Onlar yaptıkları şeyleri kendi şahsi güçleriyle yapmıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar Allah’ın kendileri için bir nebze açık bulundurduğu cüzî iradeleri ve Allah’ın âlemşümul meşiyeti ve takdiri ile yapıyorlar. Bunun böyle olmasını bir hikmete binaen Allah irade buyurmuştur. Ve bununla kullarını denemektedir. Şayet Hak Taâlâ onların yaptıkları şeylerin yapılmasını murat etmeseydi onlar asla yapamazlardı. Şu kadar var ki Hak Taâlâ kullarını denemek ve tecrübe etmek için bunun böyle olmasını istedi. Öyleyse bunların' hareketlerinden dolayı ne müminlere, ne de peygambere birşey vardır. İsteyen istediği yolda yürüsün. Onlar şeytanlarına tapınsınlar, Allah’a iftira ettikleri ve O’na eş kabul ettikleri kimseleri çağırsınlar, hilelerini ve oyunlarını sonuna kadar açsınlar:
«Şayet Allah dilemiş olsaydı onu yapamazlardı. Onları ıhlm-lan ile başbaşa bırak»...
Şurasını açıklığa kavuşturmamız gerekir: Onlar bu dıirjöneo ve tasavvurları kendilerinin ileri sürdüğünü söyleme cüretini i!öm teremiyorlardı. Bunun için de haşa Allah’a iftira ederek I bık Tn/ilA nın bunları kendileri için belirttiğini kabul ediyorlardı Ve boylu«'« yaptıkları hareketleri İbrahim ve İsmail peykindim İn şeriatına nisbet ediyorlardı.
Günümüzdeki modern cahiliyyetin putları ve şeytanları da aynı şeyi yapıyor... Çoğunluğunu teşkil eden bir kısmı Allah' sız komünistlerin şımarıklığı gibi şımarıklık ederek bir defada Allah'ın varlığını inkâr ederek açıktan açığa dine karşı çıkmıyor. Klasik Arap cahiliyyetinin şeytanlarının büründüğü maskeye bürünerek aynı üsluba sığınıyor. Ve dine hürmet beslediklerini, halkın yararina koydukları prensiplerin (!) esas itibariyle dinin temel prensiblerine uyduğunu iddia ediyorlar... Hiç şüphesiz ki böyle bir tavır takınarak zehirli üslubu kullanmak imansız komünistlerin uslubunu kullanmaktan çok daha kötü ve çok daha çirkindir. Bu nevi iddiaları serdedenler halkın içinde hala varlığını devam ettiren ama kesin şekilde açıklığa kavuşamamış olan girift dini duygulun morfinleyip uyuşturuyorlar. Her ne kadar halkın kabul ettiği şeyler İslâm’ın bütünü değilse de onlar bunu bile yok etmeye çalıştyoi lar. Haddi zatında İslâm pratik, realist, açık ve belli bir nizamdı) Yoksa vicdanlarda yer eden girift ve müphem duygulardan ibaret değildir. Bu duyguları bile uyuşturanlar insana fıtrattan gelen dini
H/ılfll il Kur'an, C: 9
F: 30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder