21 Mayıs 2016 Cumartesi

«Ortaklarınızı çağırın, elinizden gelirse bana tuzak kurun, göz açtırmayın.»

Bundan sonra âyetin seyri doğrudan doğruya sözü akide meselesine getiriyor. Akide meselesinden söz ederken bir takım kâinatla ilgili müessir sahneler canlandırılıyor. Allah’ın azabından korkutmaları varid oluyor. Kalplere temas edilerek Rasuller ve risaletler konusunda iyice düşünmeleri temin ediliyor:

En güzel isimler Allah’ındır, O’na o isimlerle dua edin. İsimlerinin kudsiyetine dil uzatanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir.

Yarattıklarımızdan bir topluluk da vardır ki onlar hakkı gösterirler ve onunla hükmederler.

Âyetlerimizi yalan sayanları, bilmedikleri bir yönden, ağır ağır helake yaklaştıracağız.

Onlara mahsustan mühlet veririm. Çünkü benim düzenim çetindir.

Düşünmüyorlar mı ki, arkadaşları olan peygamberde deliliğin eseri yoktur. O, ilerdeki tehlikeyi apaçık haber veren bir kimsedir.

Göklerin ve yerin hükümranlığını, Allah’ın yarattığı her şeyi ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimalini düşünmüyorlar mı? Bundan sonra hangi söze inanacaklar?

Allah kimi saptırırsa onu doğru yola götürecek yoktur. O, bunları taşkınlığı içinde ve serseri bir halde bırakıverir...

Bundan sonra Hak Taâlâ yüce Resulüne onlara risaletin mahiyetini öğretmesini ve risalet müessesesi içerisinde Resulun haddini anlatmasını emrediyor. Bu da kıyamet gününün ne zaman olacağına dair gelen suale karşılık olarak belirtiliyor:

Sana, kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar, de ki: «Onu ancak Rabbim bilir, onun vaktini O’ndan başka bilecek yoktur. Ağırlığını göklerin ve yerin kaldıramayacağı o saat, sîzlere ansızın gelecektir.» Sen onu tamamen biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: «Onu bilmek ancak Allah’a mahsustur, ama insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.»

De ki: «Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Görülmeyeni bileydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de gelmezdi. Ben sadece, îman edecek herhangi bir kavmi uyaran ve müjdeleyen bir peygamberim.»...1

Sonra âyeti kerîme Allah’a verdiği ahdi bozan nefislerin fıtratlarında yer etmiş olan tevhid akidesinden nasıl inhiraf *’<<•1» lerini tasvir ederek putperest düşünceyi bütünüyle kÖtülüyof V yüce peygamberi bölümün nihayetinde onlara meydnn okuma,y davet ediyor. Bu arada hiçbir şeye gücü yetmeyen aciz ilâhların da meydan okumasını bildiriyor:

De ki: «Ortaklarınızı çağırın, elinizden gelirse bana tuzak kurun, göz açtırmayın.»

«Çünkü benim dostum, Kitab’ı indiren Allah’dır O,iyileri dost edinir.»

«O’nu bırakıp da taptıklarınız, kendilerine yardım edemezler ki size yardım etsinler.»

Onları doğru yola çağırırsanız duymazlar. Onları sana bakar
görürsün, oysa görmezler. 2

Ve bu noktadan itibaren sûrenin sonuna kadar Ayalin ııkl( tıpkı başlangıçda olduğu gibi hitabını Resulullah'a levt ılı »dili yor. İnsanlarla nasıl muamele etmesi gerektiğini belirt İyi Hu d A

va nasıl ilerler? Yoldaki engellere ve sıkıntılına na il tulu

eder? Kinini nasıl sindirir? İnsanların hile ve oyunlarına knigı na

sil durur? O ve beraberindeki müminlerin bu Kut'mı mİ dinle

meleri gerekir. Yüce Rabbini nasıl anar? Onunla hm /aman m» m alâka temin edebilir? Bütün bunları açıklıyor:

Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret bilgisizlere aldırış etme.

Şeytan seni dürtecek olursa Allah’a sığın, şüphesi» kİ O, semİ' dir, Âlîm’dir.

Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir veseye uğrayınca, Allah’ı anarlar ve hemen gerçeği götürler.

Oysa, kardeşleri olan hakirleri azgınlığa sürüklerler ve bundan hiç geri durmazlar.

Onlara bir âyet getirmediğin zaman: «Sen bir tane yapsaydın ya» derler. De ki: «Ben ancak Rabbim tarafından bana vahyolunana
 uyarım. Bu Kitap, iman edecek bir kavm için Rabbiniz tarafından basiretleri açacak deliller, hidayet ve rahmettir.»
1. Araf: IN7 IHH
2. Aıuf; Ivs ivıı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder