25 Mayıs 2016 Çarşamba

Böylece onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıb yerleri göründü, cennet yapraklarını üst üste koyub oralarını örtmeye başladılar. Rableri onlara: “Ben sizi o ağaçtan men’etmemiş miydim? Şeytanm size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?” diye seslendi.»...

îmanlı ve ibadetli kişilere şeytan musallat olamaz. Kin ve garazi tesirsiz kalarak gayretleri boşa gider.

Âdem ile Havva’ya şeytan vesvese verdi ve ayıplarını gösterdi. Hedefi de buydu. Âdem ile Havva’nın aslında ayıbları yok değildi. Ama kendileri görmüyorlardı. Âyetin devamından öğreneceğimize göre, bahis mevzuu olan bu ayıb bedenlerinde mevcut olan maddî ayıptır. Belki de avret mahalleridir.

Maamafih şeytan onlara yaklaşırken tabi asıl hedefini açıklamadı. Onları, gönüllerine hoş gelecek noktadan yakaladı:

«Rabbinizin sizi bu ağaçtan men’etmesi; melek olmanızı veya burada temelli kalmanızı önlemek içindir» diyerek i n s a n ın gizli amel ve arzularıyla oynadı.

İnsan, ebedî kalmayı veya ebediliğe benzer çok uzun süre yaşamayı sever. Nihayet mahdut olmayan ömürle, sınırlı olmayan bir mülke sahib olmak ister.

Âyette «Melek» şeklinde okunan kelime bir kıraate göre Lâmm kesri ile «Melik» şeklinde okunmaktadır ki, buna göre mâna «sizin melik (kral) olmanızı önlemek için bu ağaçtan men etti» olur. Bu

kıraati (Tâhâ) sûresindeki başka bir âyet teyit eder. ( lA-ls' J*

J Vu.lUj4İ-l J* ) Şeytanın, onlara sonsuzluk ağacını göstereceğini, sınırsız mülke kavuşmanın yolunu öğreteceğini vaad ettiği • bu Ayette anlatılmaktadır. Şu halde Lâmm kesriyle okunan kıraatte şeytan, Âdem ile Havva’yı tükenmez mülk, tükenmez Ömür parolasiyle iğfale kalkışıyor ki; bu ikisi insanın kuvvetle iştiyak duyduğu şeylerdir. Hatta denilebilir ki cinsî arzu bile insanın nesiller boyunca varlığını sürdürmeyi gerçekleştirmesine vesile olmaktan başka lıirşey değildir.

l.âm’m fethiyle « » kıraatma göre ise şeytan insanı,

ebedî olmalarının yanı sıra bir de melek olmak sûretiyle ceset bağlın ııulan kurtulacakları şeklinde iğfale çalışmıştır, Fakat birinci kınlat, — meşhur olmamakla beraber Kur’nn’ın diğer âyetiyle daim çok bağdaşmakta, şeytanın İliyle aı /UNiı ile mutabakat halinde olan insandaki asıl hislerle dalın çok uvuşınakladıı

Şeytan, bu ağacın onlara yasak edildiğini ve İmi yasağın ila onlar üzerindeki kuvvetli tesirini ğüı iinee lılnleıi mi ikâmetinde •
39

verdiği vesveseyi bu yönden faydalanarak yemin etmek sûretiyle lakviyeye çalıştı: «Ben size öğüt verenlerdenim, diye onlara yemin elti.»

Âdem ile Havva —itici arzuların tesirine, büj'üleyici yemin ılı> katılınca— şeytanın kendilerine düşman olduğunu, hayırlı bir yol göstermiyeceğini unuttular. Halbuki Allah Teâlâ kendilerine, «‘hobini bilseler de bilmeseler de verdiği emre uymaları gerektiğini bildirmiştir. Ayrıca Allah takdir etmeden hiçbir şey olamazdı. O İnilde onlar için ebedîlik ile tükenmez mülk takdir edilmemiş ise Inına hiçbir yoldan nail olamazlardı.

Ama bütün bunları unuttular. Ve şeytanm tahrikine kapıldıktı

22 — Böylece onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıb yerleri göründü, cennet yapraklarını üst üste koyub oralarını örtmeye başladılar. Rableri onlara: “Ben sizi o ağaçtan men’etmemiş miydim? Şeytanm size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?” diye seslendi.»...

Desise hedefine ulaştı ve meyvesini verdi. Şeytan onları ya niltıeı sözlerle Allah’a itaattan alıkoyup günaha sürükledi Ve da İm aşağı mertebede bulunan dünyaya inmelerine sebeb oldu, «Hdv-ln'i' onların yanılmalarını sağladı»...

Durumları bu raddeye gelince ayıbları olduğunu aııl.nlıl.u 1 ' e çözlerinden ırak olan bu ayıblar açığa çıkınca, iist. imle koyduk im cennet yaprakları ile ayıb yerlerini örttüler. Âyel-i Celîleolo İm şekildeki ifadesinden, sözü edilen ayıbın, açılması fıtrata l>"'J çelmeyen avret mahalleri olduğu anlaşılmaktadır. Zaten İm om lı illin açılabilmesi, cehaletin tesiri ile fıtratın bozulmasından mu im mümkün olabilir.

«!tııhh‘ri onlara: “Ben sizi ağaçtan men’etmemiş miydim? Şev tııııııı Nİ/.e apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?» diye •«'demli»,..

Kendilerine verilen nasihati ihmal ederek asi oldular. Ihından lıılııvı da Kaillerinden azar ve sitem işittiler. Öte yandan bu ses İt m nasıl oldu ve onlar nasıl işittiler? Sorularının cevabına karşılık (İtilanı ilk hitabı yaptığı gibi, meleklere seslendiği gibi, diyebi ini/ Ötesini bilmeyiz. Gerçek şu ki İni sesleniş vaki olmuştur. Al 1 ılı dilediğini yapar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder