28 Mayıs 2016 Cumartesi

«De ki: Rabbim sadece, açık ve gizli fenalıkları, günahı, haksız yere tecavüzü, hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah’a ortak koşmanızı, Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söyleminizi haram kılmıştır.»

Âyette; nimetlerin haram kılınmasına şiddetle karşı koyulurken güzel elbise ve temiz rızıkların mü’minlerin — ihsan edici Halika îmanlarının mükâfatı olarak— hakları olduğu beyan edilmektedir. Her ne kadar dünyada bu nimetlere mü’min olmayanlar da iştirak ederlerse de, âhirette yalnız mü’minlere tahsis edilecek, kâfirler bundan faydalanamayacaktır.

«De ki: Bunlar, dünya hayatında îman edenlerindir. Kıyamet gününde ise sadece onlar içindir.»

Allah’ın âhirette kendilerine tahsis etmiş olduğu nimetlerin burada haram kılınması elbetteki düşünülemez.

«Bilen kimseler için âyetlerimizi böylece uzun uzun açıklıyoruz.»

Bu dinin gerçeklerini bilenler ancak, bu açıklamalardan istifade edebilirler.

Gerçekten de Allah’ın haram kıldığı şeyler vardır. Ama bunlar, itidali kaybetmeden ziynetlenmek, kibir ve israfa vardırmadan güzel nimetleri yiyip içmek gibi şeyler değildir. Asıl haram olan, ilahî düsturun hilâfına yaşamak ve yaşatmak istedikleri hayattır.

«De ki: Rabbim sadece, açık ve gizli fenalıkları, günahı, haksız yere tecavüzü, hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah’a ortak koşmanızı, Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söyleminizi haram kılmıştır.»

İşte Allah’ın haram kıldıkları! Gizli açık şeriate aykırı davranışlar, fenalıklar, günahlar... İsyanlar, haksız tecavüzler... Hakk’a ve adalete aykırı davranış ve zulümler... Allah’tan başka kimsenin yapamayacağı işlere başkasını karıştırmalar... Allah’a ortak koşmalar...

Cahiliyet devrinde yapılanlar da işte bunlardandı. İnsanlara büküm koymak için Allah’tan başkasını ona eş koşmak ve bir takım insanlara ülûhiyyet özelliği vermek.. Bilmeden Allah hakkında laf etmek, onların dedikleri gibi helâl ve haram hükmü çıkarmak, bunları da hiç bir bilgi esasına dayanmadan Allah'a isnad etmek... gibi hususlar her cahiliyette rastlanan şeylerdir.

İlk defa bu âyetle muhatab olarak Hak Teala'nın «De ki Allah'ın kulları için yarattığı ziyneti ve temiz şeyleri kim haram kılmış"
 tarzındaki ihtarını hakkeden müşriklerin tutumu ile ilgili Kelbî’nin rivâyeti gerçekten de son derece hayret vericidir...

Kelbî diyor ki:

«Müslümanlar elbise giyinerek Kâbeyi tavaf ettikleri zaman müşrikler onları ayıbladılar. Onun üzerine bu âyet indi.»

Bakın cahiliyet, kendi mensublarını ne hale getiriyor. Cahiliyet yüzünden insanlar Kâbeyi üryan olarak tavaf ediyorlardı. Allah'u Teâlâ’nın Âdem ile Havva ’dan bahsederken ifade buyurduğu «Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıb yerleri göründü, cennet yapraklarını üst üste koyup oralarını örtmeye başladılar>• Ayeti celîlesinde anlatılan fıtratı selimeden uzaklaşarak tabiatları bozulmuştu. Bunlar müslümanları insanların haysiyetini artıran, yaratılışındaki güzelliği setir yoluyla selâmete çıkaran, insanlık hasletlerini geliştiren, hem ruhen hem de bedenen çıplak hayvanlar aleminden ayıran, Allah tarafından ihsan edilmiş bir nimet olan elbiseyle örtülü olarak Kâbeyi tavaf eder görünce ayıplamış* lardı, Müslümanlar, yaratılışa uygun olan ziynetle Kâbeyi tavaf ediyor ve bu hareketlerinden dolayı ayıplanıyorlar. Esef edilecek şey...

Cahiliyetin insanlara yaptığı, yaptırdığı bu, işte!. Fıtratı bozar, zevkleri değiştirir, düşünceleri yıpratır, değer ölçülerini ve kıstasları alt üst eder. Peki, bugünün cehaleti veya cahiliyeti neler yapmaktadır? O zamanki Arap, eski Yunan, Roma, Fa r s müşriklerinin ve nihayet her zaman her yerde gelip geçmiş müşriklerin yaptıklarından başka ve farklı bir şey mi yapıyorlar?

İnsanları elbiselerinden soyup haya ve takva duygularından uzaklaştırarak bunun adına, medeniyet, ilericilik, yenilik demiyorlarmı? Sonra da namuslu kadın ve kızlarımızı kapanmış görünce •gericiler», «tutucular», «köylüler» diyerek ayıplamaya kalkışmıyorlarmı?

Görülüyor ki, metod aynı meteddur. Herşey aynı metodla ters yüz ediliyor. Değer ve kıstaslar eski cahiliyetlerde nasıl başkalaştırıldıysa şimdi de öyle yapılıyor. Kibir ve şımarıklık yine o zaman ki kibir ve o zamanki şımarıklık. Şımarıklık, çıplaklığa özenilmesi, değerlerin ters yüz edilmesi, hayvanlaşmak, şımarıklık etmek gibi konularla Allah’a ortak koşma, İlâhî kanunlar yerine kanun vaz’ederek tanrılığa kalkışmak gibi konularda dünkü cehalet mensublarının anlayışıyla bugünkü cehalet mensublarının anlayışı arasında ne fark var?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder