18 Mayıs 2016 Çarşamba

. Şayet bu kitap bir beşer kelâmı olsaydı bu beş on sayfa içerisinde bunca gerçekler yığınını, bunca ilhâmlar ve tesirler dolu manzaraları bu gayet dar satırlar içine sığdıramazdı.

Şu kadar var ki biz şimdi — sûrenin sonuna gelmişken — gözümüzü tekrar uzun merhalelere, aydınlık sahalara ve uzak derinliklere dikelim... Sûrenin derinlikleri içerisinde —gerek yedinci cüzde, gerekse bu cüzde karşı karşıya bulunduğumuz gerçeklerden — göze ilişen şeyin korkunç hem de çok korkunç olduğunu görürüz. Sûrenin hacmine baktığımız zaman şu kadar sayfadan, şu kadar âyetten ve şu kadar satırdan ibaret olduğu hemen gözümüze ileşir... Şayet bu kitap bir beşer kelâmı olsaydı bu beş on sayfa içerisinde bunca gerçekler yığınını, bunca ilhâmlar ve tesirler dolu manzaraları bu gayet dar satırlar içine sığdıramazdı. Bu gerçeklerin de ulaştığı fevkalâde icazlı seviyeyi göz önünde bulundurmuyoruz hiç.

Dikkat ederseniz bu sûre-i celîle ile birlikte kat ettiğimiz yolculuk merhalesinin ebadı korkunç, dibi gayet derin, uzunluğu sonsuz bir yolculuktur... Bu büyük varlık âlemindeki gerçeklere doğru bir yorculuktur. Haddi zatında bu yolculuk İslâm düşüncesinin esaslarını elde etmek için kâfidir...

Bütün parlaklığı, güzelliği, aydınlığı ve üstünlüğü ile birlikte ülûhiyet gerçeğini... Hayat ve kâinatı. Kâinat ve hayatın ötesinde bulunan gizli gayb âlemini. Meçhullerle örtülü kaderi. Eşyayı yoktan var eden ve ortadan silip atan, canlıları diriltip öldüren, hem kâinatı hem de içinde yaşayan insanlarla birlikte bütün canlıları dilediği gibi hareket ettiren İlâhî irade gerçeğini...

İnsan ruhunun derinliklerini, gizli açık noktalarını, köşe ve çıkmaz yerlerini, arzu ve isteklerini, hidayet ve dalâlet temayülünü, cinlerden ve insanlardan şeytanların uydurduğu vesveseleri, adımlarının sürüklediği eğri ve doğru yolları, hepsini dile getiren gerçekleri...

Kıyamet sahnelerini, mahşer manzaralarını, sıkıntı ve darlık saniyelerini, emel ve mutluluk isteklerini, insanoğlunun yeryüzündeki tarihinden alınmış parçaları... Kâinat ve hayat tarihinden, iktibas edilmiş bölümleri...

Bu kısa satırlar içerisinde özetleme imkânını bile bulamadığımız bu sahaların hepsindeki yığınlara! gerçekleri . Hu gerçekleri

ancak sûrenin kendisine has o biricik akışı içerisinde ve Imyrelln dolu üslûbu dahilinde kavramak mümkündür...

Gerçekten de bu Kitap kutlu bir kitaptır. Ve şüpheni/, 1M O’nun sonsuz bereketlerinden sadece bir tanesidir... Ve İmimi, alı m lerin rabbi olan Allah’a mahsusdur...
EN’ÂM SÛRESİNİN SONU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder