24 Mayıs 2016 Salı

T.B.M.M. """ İlâhî emiri aldıktan sonra bu emri kabul veya red etmek için mütalâ yürütmeye kendini yetkili sayan herkesin ve Allah’ın daha önce hükmünü verdiği bir mesele üzerinde muhakeme yürüterek verilmiş olan İlâhî hüküm ortadan kaldırmak veya red etmek isteyenlerin durumu da İblisin hali gibidir. O halde ilim ve itikada rağmen bunların davranışları kendilerini küfre götürmektedir. Çünkü İbliste de ne ilim nede İtikat eksikti.

T.B.M.M.https://www.dailymotion.com/video/x3qegyd
Tabiatları, hususiyetleri ve vazifeleri budur. Buraya kadar anlatılanlar, insanoğlunun Allah katındaki değerinin nişanesi olduğu gibi Allah’ın kullarından olan melek dediğimiz varlığın mutlak itaatine bir örnek teşkil etmektedir.

İ b 1 i s ’e gelince, Allah’ın emrini yerine getirmekten imtina etti ve asi oldu. î b l i s ’in kalbini neyin tırmaladığını, hangi düşüncenin tesiriyle itaatten imtina ettiğini ilerde öğreneceğiz. Halbuki İblis bu davranışın içine düşerken Rabbının kendisini yaratan olduğunu, kendisinin ve bütün kâinatın sahibi bulunduğunu pekâlâ biliyordu. Bunda hiç şüphesi yoktu.

Bu bölümde mahlûkattan üç örnek görmüş oluyoruz:

1 — Tam bir teslimiyetle mutlak itaat örneği.

2 — Öfke dolu kibirlilik ile mutlak isyan örneği.

3 — Beşer mizacının örneği... İlerde bu mizacın iki yönlü vasıf ve hususiyetlerini göreceğiz. Verilen üç örnekten birincisi tabiatı İtibariyle Allah’a karşı ihlaskârdır. Mutlak teslimiyetle muhteşem sahnedcki vazifesini bitirmiştir. Diğer iki örneğin temsilcilerinin İse, hangi yönlere sürükleneceklerini öğrenmeye çalışalım:

Allah: «Sana emrettiğim halde, seni secdeden alıkoyan.neydi?»
dedi.

— «Beni ateşten, onu çamurdan yarattın, ben ondan Üstünüm» cevabını verdi.

Kati olarak İlâhî emir vaki olduğu halde İblis bir görüş koydu ortaya. İlâhî emre rağmen sebeb ve illet beyan ederek kendi nefsi için kendisinin hükmetmesi gerektiği zehabına kapıldı. Halbuki nassı katî (kesin İlâhî emir) bulununca, başka görüşe yer kalmaz, muhakeme yürütülmez, itaattan başka yola sapılmaz, emri yerine getirmek şart olur. İ b 1 i s ’e gelince, —Allah’ın laneti ona olsun bilgisi noksan değildi. Bilirdi ki, Allah (C.C.) herşeyin Mâlikidir, Yaratanıdır, Malikidir, ortağı yoktur. Razıkıdır, yaşatır. Rızık verir. O’nun izni ve takdiri olmadan kâinatta hiç birşey olamaz. Nizamın sahibi O’dur. Bunları bilirdi. Fakat itaat etmedi ve kendi mantığını yürüterek emri yerine getirmedi: «Beni ateşten onu çamurdan yarattın, ben ondan üstünüm, cevabını verdi»...

İblis bu hareketinden dolayı vakit geçirilmeden derhal cezalandırıldı,
"İn oradan, orada büyüklenmek senin ne haddine, defol, sen
alçaklardansın dedi» Allah. 
Allah’ı tanıması ona fayda vermedi. Varlığına ve sıfatlarına inanması yarar sağlamadı. İlâhî emiri aldıktan sonra bu emri kabul veya red etmek için mütalâ yürütmeye kendini yetkili sayan herkesin ve Allah’ın daha önce hükmünü verdiği bir mesele üzerinde muhakeme yürüterek verilmiş olan İlâhî hüküm ortadan kaldırmak veya red etmek isteyenlerin durumu da İblisin hali gibidir. O halde ilim ve itikada rağmen bunların davranışları kendilerini küfre götürmektedir. Çünkü İbliste de ne ilim nede İtikat eksikti.

Bilindiği gibi İblis cennetten kovuldu ve Rahmet-i İlâhîden uzaklaştırıldı. Lâneti hak etmişti. Alçaklık damgasını yedi. Ne varki bu Melun ve şirretli yaratık, cennetten kovulmasına ve gazab-ı İlâhîye müstehak olmasına Hz. Âdem ’in sebeb olduğunu bir türlü unutmayarak intikam almadan kötü akibetine teslim olmaz... Sonra İçine daldığı şerir tabiatına uygun olarak vazifesini yapmaya başlar,,,

«İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet var« dedi.

«Allah: Sen mühlet verilenlerdensin» dedi...

«Madem ki sen beni azgınlığa mahkûm ettin, and olsun ki, Ben de onları saptırmak için senin doğru yolunda pusu kurup oturacağım. Sonra önlerinden, arkalarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu sana şükreder bulamıyacaksın»...

Bu; şer üzerinde mutlak ısrarın, başkalarını şaşırtmak için mutlak samimiyetin ifadesidir. Böylece iblisteki bu tabiatın, esasen onun hususiyetlerinden olduğu açığa çıkmaktadır. Onun misacında mevcut, olan şer, bir tehevvür sonunda arız olmuş bir şer değildir. Köklü, kasıtlı, sistemli ve devamlı bir şerdir.

Öte yandan bu çok canlı ve açık sahnede İblisin psikolojik hareketleri ve aklî muvazenesinin sağlamlığı da bariz bir şekilde tasvir edilmiştir,

Kıyamet gününe kadar Rabbından-mehil (yaşama ruhsatı) istiyor Bunu isderken biliyor ki bu iş ancak Allah’ın takdir ve iradesiyle mümkün olabilir. Allah (C.C.) bu isteğe müsbet cevab veriyor.

MrıUtMI Kıır'ıtn, C; fl Fi 3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder