«Tam ve kâmil delil Allah’ın delilidir. O, dileseydi hepinizi doğru yola eriştirildi» de.
Mesele açıktır. İnsan idrakini kavrayabileceği şekilde en kolay kalıplara dökülmüştür. Şu halde bu konuda tartışmaya ve münakaşalara girişmek hem İslâm hissine, hem de İslâm metoduna aykırıdır... Ayrıca bu konulardaki tartışmalar hiçbir felsefî ekolü veya metafizik düşünceyi rahatlatıcı bir neticeye vardırmamıştır. Zira bu konuda münakaşa ile meseleyi ele almak aslında meselenin tabiatına uygun düşmeyen bir metoddur.
Şurası bir gerçektir ki bir meselenin tabiatı o meseleye temas metodunu belirleyen en büyük unsurdur. Yine aynı hususu ifade ve üslup da belirginleştirir. Maddî bir gerçeği ancak laboratuvar deneyleri ile ele almak mümkündür. Riyazi bir gerçeği de ancak zihni teoremlerle ele almak mümkün olabilir. Bunların gerisindeki gerçekleri ise bir başka metotla ele almak zarureti vardır. Daha önce de dediğimiz gibi bu metod; gerçeği fiilî sahasında, fiilî bir zevkle ele alma metodudur. Daha önce ve günümüzde üzerinde yapılan tartışmalara bakmadan zihnî teorilerin takip ettiği üslubun dışında bir ifade metodu kullanmaya çalışmaktır.
Hem bu din pratik bir vakıayı tahakkuk ettirmek için gelmiştir. Bu pratik vakıayı belirleyen bir takım emirler ve nehiyler vardır ki bunlar açıkça belirtilmiştir. Bundan sonra da gayb perdesiyle örtülü meşiyeti sübhaniyenin sahasına girmeye çalışmak, hiçbir rehber ve kılavuz bulunmadan, aklı bilinmez boşluklara daldırmak demektir. Bu ise görülen pratik ve realist çalışmalarda sarfedilmesi icap eden enerjiyi boşboşuna kaybetmek demektir,
Son olarak da Allah’ü Taâlâ yüce Resulünü müşrikleri hüküm koyma meselesi ile yüzyüze getirmeye teşvik ediyor Nitekim Resulullah daha önce sûrenin giriş kısmında onları ülûhiyet davasi ile yüzyüze getirmişti. Sûrenin baş taraflarında Allah'ü Teala Resulüne şöyle diyordu:
«“Şahit olarak hangi şey daha büyüktür?” de. “Allah, benim» le sizin aranızda şahittir. Bu Kur’an; bana sizi ve uluştıgı kimseleri uyarmam için vahyolundu. Allah’tan başka tanrılar bulunduğuna siz mi şahitlik ediyorsunuz?” de. “Ben şehadet etmem " de O, ancak tek bir Allah’tır. Doğrusu ben ortak koşmanızdan uzağım» de...
Burada da buyuruyor ki:
ŞAHİTLER GETİRİN
150 — «“Haydin, de, Allah şunu haram kıldı diye şahitlik edecek şahitlerinizi getirin”. Eğer gelir yalan yere şahitlik ederlerse, onlarla beraber olup sözlerini kabullenme, âyetlerimizi yalanlayanların ve âhirete inanmayanların heveslerine uyma. Nasıl uyarsın ki, onlar Rablerine başkalarını denk tutuyorlar»..
Bu korkunç bir yüzleştirmedir. Aynı zamanda da kesin bu dinin mahiyetine delâleti de hiç kapalı değil. Aslında bu din Allah’tan başka ilâhlara tapınarak açıkça şirk koşmakla hakimiyet ve teşri hakkını Allah’ın izni olmaksızın herhangi bir İnsana vermeye çalışma şeklinde beliren diğer şirk nevini birbirinden ayırmaz. Onların kendi koydukları hükümlerin Allah’ın hükmü olduğunu iddia edip etmemelerine de değer vermez. Nitekim bu hareketi yapanların kulaklarını sağır edecek derecede haykırarak Allah’ın âyetini yalanlayıcı olduklarını, âhirete inanmadıklarını ve Rablerine karşı başkalarını denk tuttuklarını belirtiyor. Yani onların Allah’a denk bir takım putları ona benzer kabul ettiklerini ifade ediyor. Bu ifade aynı zamanda süre-i celîlenin baş tarafların da küfredenleri tavsif ederken varid olan ifadenin aynısıdır. Ora da şöyle deniliyordu:
I En'ftııı : IV.
Pfzılâl-il Km'mı, C: î - I il
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder