Araplar bu türlü şirklerin hepsini benimsemişlerdi.
Hâdiselerin tanzimi, kaza ve kaderin yürütülmesi gibi şeylerde Allah’ın yanında şefâatçı olacağını sandıkları Melâike gibi, Allah’ın bazı mahlûkâtının, Allah’la ortak olduklarına inanırlardı. Çin’lerin bizzat veya bilvasıta eziyet etme kudretine sahip olmalarına inanır ve bunları Allah’a ortak koşarlardı. Bunlardan her birine nişane olmak üzere ayrı ayrı putlar yaparlar, o mahlûkların ruhları-' nı bu putlarda yaşatırlardı. Güya, kâhinleri bu putlar konuşturarak haram ve helâl olan şeyleri öğreniyor ve onlara haber veriyorlardı. Hakikatte ise bu hükümler kâhinlerin kendi arzularından başka bir şey değildi şerikler de kendileri idi.
Bu putlara bazı ibadetler, kurbanlar ve adaklar takdim ederek şirki bilfiil yaşıyorlardı. Hakikatte takdim edilen şeyler kâhinler İçindi. Hatta bazıları yıldızları da Allah’a ortak koşuyor, hâdiseler üzerinde onların da tesiri bulunduğuna inanıyor ve onlara da dinî ayinler takdim ediyorlardı. Yıldızlara ait bu inanç İran’lılardan gelmişti. (Temas edilen bu hususlar, ilerde gelecek olan İ b r â h î m sûresinin içine aldığı geniş mevzuun bir cüzü sayılır.)
Aynı şekilde; —kâhinleri ve ileri gelenleri, Allah nizamı dışında kendiliklerinden çıkardıkları kâideleri, âdet ve nizamları, kendi aralarında ikâme ediyorlar, bugünkü bazı insanların yaptığı gibi Allah’ın şeriâtının bu nizamlardan ibaret olduğunu iddia ile şirkin bir üçüncü şeklini işliyorlardı.
Kıyamet gününün şu tablosuna bakın: Müşriklerin her türlüsülüyle şirklerin bütün çeşitleri yüzyüze getiriliyor ve soruluyor: Allah’a şirk koşup ilâh kabul ettikleriniz şeyler nerede?... Heyhat!... Ne o şeylerden bir eser, ne de onları Allah’a ortak kabul edenleri azaptan kurtaracak kimseler var ortada:
«Bir gün hepsini toplarız, sonra puta tapanlara, “İddia ettiğiniz ortaklarınız nerede?” deriz»
Evet; hesap günü gelip çatmış, durumun azameti tüyleri ür-pertmekte ve müşriklere şu müthiş sual sorulmaktadır:
«İddia ettiğiniz ortaklarınız nerede?»
Burada artık korku ve dehşet hükümrandır. İnsan fıtratı dünyadaki bütün yük ve ağırlıklardan uzak, fıtrî ve fikrî kuvvotloı ıi birleştirerek bir hükme varıyor: Ne aslında ne do hakikatin, şi.r
Sûre : 6 Rn'am Sûresi
FÎZİLAL-İL KUR’AN
145
diye, şerikler diye bir şeyin mevcut bulunmadığı hakikatına... Artık çaresizlikle karşı karşıyadırlar. Altının ateşte eriyerek posası gidip hulâsası kaldığı gibi, onlar da nedameti içinde şirkten uzaklaşmağa çalışacaklar ve:
«Sonra, “Rabbimiz! Vallahi bizler puta tapanlar değildik.” demekten başka çare bulamıyacaklar.»
Tecelli eden hakikat karşısında mazideki hallerinden tamamen vazgeçip dünya hayatlarındaki şirk koşmaları bırakıp tek Allah’ın Ilububiyyetini burada ikrar ediyorlar. Ne çare ki Hak’kı ikrar etmek, batıldan azade olmak burada bir fâide vermemektedir. Artık iş işten geçmiştir. Bu gün amel günü değil ceza ve mükâfat günüdür. Olanların hakkı kabullenme günü değil, yapılanların itiraf edilme günüdür.
Bunun içindir ki, bunların; dünyada iken Allah’la şerik olma-lurı mümkün olmayan şeyleri O’na şerik koşarak kendilerine zulmettiklerini ve bu gün de o şerikler ortadan kaybolunca Hakkı itiraf etmek mecburiyetinde kaldıklarını Allah’ü Taâlâ peygamberine büyük bir taaccüple naklediyor:
«Vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediklerine bak! Uydurdukları putlar da kayboluverdi.»
Yalan ve iftiralarının zararı kendilerine idi. Allah’a şerik koş tukları gün kendilerini aldatıp Allah’a bu iftirayı reva gördüler. Hesap ve Haşir gününde ise, uydurdukları şeylerden meydanda en ufuk bir eser dahi göremediler.
Bazı müfessirlerin de söylediği gibi, bu müşriklerin, kıyûmet günü Allah’ın huzurunda, yemin ederek, Allah’a şirk koşmadıklu-• ını ileri sürmeleri ve kendi kendilerine karşı yaptıkları yalanları le’vile çalışmaları; o günün dehşeti karşısında kendilerini kurtarma çabasından başka bir şey değildir. İddialarına göre, Allah’ın şirk «aydığı şeyleri onlar şirk kastıyla söylememişlerdir. Halbuki bu iddiaları da Allah’a karşı ikinci bir yalan ve iftira teşkil etmektedir. Allah, her şeye vâkıf, her şeyden haberdârdır. Allah’ü Taâlâ onların dünyada da âhirette de böyle yalana sapmalarmı taaccüple karşılıyor.
HzılAI-il Kııı'ım. C: ) — F: 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder