20 Nisan 2016 Çarşamba

«Sabah akşam, Rablerinin rızasını isteyerek O’na yalvaranları kovma. Onların hesabından da sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden olasın»...

meye başladığı, kendisine gökten vahiy gelen ve daha önce de Ku-reyş’in zirvesi, H a ş i m kabilesinin göz bebeği, Allah’ın yüce elcisi, Muhammed Mustafa Aleyhisselâm. Ve işte ona cş olan Resulullah’m üstün sahabesi Ebu Bekir. Bu kullar hakkında oturmuş konuşuyorlar. Evet,, bütün kullara kul olmaktan sıyrılmış olan kullar hakkında... Tek başına Allah’a kul olmuş olan bu kullar hakkında... Ve yaptıkları yukarda geçti...

•Cahiliyyetin aşağılık durumu o Kureyş’li topluluğun söylediği sözlerle ortaya çıktığı gibi, Akra bin Habis ’in ve U y e y ıı e ’nin laflarında belirdiği gibi... İslâm’ın üstün zirvesi ve yüceliği de yüce ve ulu Allah’ın sevgili peygamberine belirttiği emrinde ortaya çıkmaktadır:

«Sabah akşam, Rablerinin rızasını isteyerek O’na yalvaranları kovma. Onların hesabından da sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden olasın»...

«Böylece, “aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?” demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi bilen \ değil midir?...

«Âyetlerimize îman edenler sana gelince, onlara: “Size selâm olsun. Sizden kim bilmeyerek fenalık işler de arkasından tevbe eder ve nefsini düzeltirse, Rabbiniz ona rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır. O, G a f û r ’dur, Rahim ’dir” de»...

Bu üstün seviye Resulullah’ın «o kullarla» olan münasebetlerinde de ortaya çıkıyor. Allah’ın önce kendilerine selâm vermesini emrettiği ve onlar kalkıncaya kadar kalkmayarak beklemesini buyurduğu o kullarla. O ki H a ş i m kabilesinden Ab d u 1 -muttalîb oğlu soylu A b d u 11 a h ’ın evlâdı Muhammed Mustafa... Bundan sonra da Allah’ın yüce Resulü, mahlûkatm en hayırlısı ve cihanı şereflendirmiş olanların en ulusu...

Sonra bu üstün seviye «o kulların» Allah indindeki kendi yerlerine ve kendi kılıçlarına bakış tarzlarında bu kılıçları «Allah’ın kılıçları olarak» nitelendirmelerinde, Kureyş’in reisi ve ulusu Ebu Süfyan’a bakış tarzlarında ortaya çıkmaktadır. Halbuki sonra Ebu S u f y a n Mekke ’nin fethedildiği yıl, en son bağışlananlar arasında yer alacak ve müslüman olarak Resulullah'ın affından istifade edecektir. Ve bu kullar o ulu kişiden önce ilk saflarda yer alacak, şiddetli musibetlerden sonra ilk müslümanlardan olacaklardır. Hazreti Ebu Bekir (R.A.) E bu Sufy a n ’a karşı takındıkları tavırdan ötürü onlara kızınca sevgili dostu Resulü kibriya «bu kulları» Ebu B e k i r ' in kızdırmış olmasından korkutacak ve onları kızdırmanın Allah’ı kızdırmak manasına geleceğini belirtecektir... Aman Allah’ım hangi yorum, hangi açıklama bu üstün seviyeye, bu büyük ifadeye* ulaşabilir... Ne gelir elimizden o üstün ifadeyi iyice öğrenip kavramaktan başka... Ve gidiyor Ebu Bekir. Gidiyor, o kulları memnun etmek için... Allah’ı razı etmek için... «Kardeşlerim kızdırdım mı yoksa sizi?»... «Yok kardeşim Allah bağışlasın seni» diye karşılık veriyorlar...

Beşer hayatında vuku bulmuş hangi şey bu kadar müthiş, bu kadar fevkalâde olabilir... İnsanların pratik hayatında tamamlanmış olan hangi intikal bu kadar geniş ve üstün olabilir Hangi sistem değişikliği, hangi değer ölçülerinin tebdili bu kadar hayreti mucip olabilir... Hangi düzen bir anda bunca duygu ve düşünceleri devirip değiştirebilir... İşte yeryüzü aynı yeryüzü... İnsan toplulukları aynı topluluklar... İsan fıtratı aynı fıtrat... İktisadî manzara aynı manzara... Ve herşey olduğu gibi seyrine devam ediyor. Sadece kullardan bir kula Allah tarafından bir kâkimiyet ihsan ediliyor ve gökten vahiy inmeye başlıyor... Hüccetlerin ötesinden, bataklıkların gerisinden, beşerin fıtratına hitap ediyor bu Allah elçini Ve aşağılıklara kadar iniyor, o bataklıkta olanların elinden tutuyor, uzun yol boyunca onları teşvik ederek üstün seviyelere, yalçın tepelere, ta zirvelere tırmandırıyor. Yukarıya... Yukarıya Oraya islam’ın yanına!...

Sonra insanlar bu üstün seviyeden geri dönüyorlar. Ve bir kire daha bataklığa doğru yuvarlanıyorlar. Ve yeniden New York’la Waşinghton’da... Şikago’da... Johannesberg’de ve diğer yerlerde Medeniyet dünyasında O iğrenç asabiyetlerin diyarında ırk ve renk taassuplarının memleketlerinde. Yeniden aynı bataklığa düşliym Ve şuruda burada «vatandaş taassubu, ırktaş taassubu» canlanıverı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder