11 Nisan 2016 Pazartesi

Önce bu dini övmekte, tetikte bekleyen dinî duyguları uyutmakta, ruhlarda yer etmiş olan hamaset duygularını uyuşturmakta, okuyucunun güvenini ve bağlılığını temin etmekte, sonra da içinde sakladığı zehrini bardağa boşaltarak en güzel şekilde sunmaktadır..

lar bu dinin ruhlarda binasını nasıl kurduğunu öğrenmek istemektedirler ki kendi düşünce sistemlerini ve ruhî boşluğu, köksüzlüğü ifade eden tasavvurlarını yerleştirsinler. İşte bütün bu hedef ve arzularında» dolayı ehli kitap çocukların tanıdıkları gibi bu Kur’-an-ı tanırlar.

Bunun içindir ki bizim de bu gerçekleri bilmemiz gerekir. Ve bunun yanı sıra bizim de kendi dinimizi çocuklarımızı tanıdığımız gibi tanımamız icap eder.

Şurası bir gerçektir ki on dört asırlık bir zaman şeridinin gerisinden beliren tarihî vakalar bize tek bir hakikati söylemektedir. Hahakikatta Kur’an-ı Kerîm’in belirttiği gibi: «Kendilerine kitap verdiklerimiz, Onu çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar», hakikatidir. Ancak bu hakikat günümüzde daha açık ve seçik şekilde belirmiştir. İslâmî mevzulara temas eden, araştırmalar hemen hemen her hafta bir yabancı dilde neşredilmektedir. Ve bu araştırmalar ehli kitabın bu dinin mahiyeti ve tarihi, kuvvet kaynakları ve mukavemet unsurları, ona karşı koymalar ve ifsad etme yollarıyla İlgili her türlü büyük küçük meseleleri ihtiva etmektedir. Tabiatı haliyle büyük çoğunluğu bu niyetini açıkça bildirmemekte ve gizli tutmaktadır. Zira onlar biliyorlar ki bu dine karşı açıktan hücuma geçmek tabileri arasında bir müdafaa ve mukavemet hissi doğurur ve hamaset duygusunu yaygınlaştırır. Ve yine iyi biliyorlar ki bu dine karşı girişilmiş olan silâhlı hareketleri —bunların başında da sömürgecilik gelir — vatanlarından kovmak için yapılmış olan faaliyetlerin hepsi esas itibariyle dinî duygulara ve şuurlu bir din anlayışına bağlıydı. Ve İslâm’a karşı açıktan hücuma devam etmek fıtrî şekilde de olsa müslümanlarda bir müdafaa ve mukavemet hissi doğurur, hamaset duygusunun yaygınlaşmasına yardım eder. İşle bunun için onların çoğunluğu daha iğrenç bir metoda baş vurmaktadır. Önce bu dini övmekte, tetikte bekleyen dinî duyguları uyutmakta, ruhlarda yer etmiş olan hamaset duygularını uyuşturmakta, okuyucunun güvenini ve bağlılığını temin etmekte, sonra da içinde sakladığı zehrini bardağa boşaltarak en güzel şekilde sunmaktadır... «Evet bu din çok büyük ve ulu bir dindir. Ne var ki onu da anlayış tarzının değişmesi gerekir. Modern insanlığın ulaştığı medeniyet seviyesine varabilmesi için bir takım prensiplerinde deformlar yapılması icap eder. Binaenaleyh cemiyet şekillerinde ahlâki değerlerde ve hukukî sahalardaki insanlığın tekâmülüne ve gelişmesine ters düşen yanlarını ve tutumlarını bertaraf etmek icap eder. 


Netice itibariyle din vicdanlarda yer etmiş olan bir inanç olmaktan öteye gitmez. Pratik hayatın nizamı ve sistemi, medeniyetin gelişmesi ve tekâmülü onu ilgilendirmez. Din bir vicdan mi'.a lr sidir. O yerinde durarak bu dünya ile ilgili kimselerin koyduk İm t hükümleri takdis etmekle yetinsin. İşte dini bu şekilde anladığımı* takdirde o ulu bir din olarak yerinde kalabilir(!)...»

Bu dinin derinliğini ve kuvvet kaynaklarım açıklarken lım n* kadar dıştan aldatıcı bir insaf ve uyuşturucu bir övgü maskmıiıı*» büründüğü açıkça sırıtmakta ise de bu tip kitapların yazarları km» di milletlerine ve dindaşlarına bu dinin önemli noktaları ve kuvvet kaynakları karşısında uyanık durmalarını tenbih etmekte ve hedefe vurmak için ellerinde bulunan bu projektörlerle öldürüc ü vuniIhIh ra yol göstermektedirler. Ve böylece kendi çocuklarım tamdık İmi gibi bu dini de tanımaktadırlar.

Bu Kur’an ashabına, bu Kur’an’ın suları her zaman ııçıklıı Onlar bu Kur’an’ın gölgesinde yaşamaya ve akide savaşına kalıl maya çalıştıkları ve tarihî hâdiseleri şuurlu olarak düşündük İm ı, günlük hâdiseleri iyice mütalâa ettikleri zaman bu esrarı fm katim ler. Ve hakikati açıklayan, yolu aydınlatan İlâhî nuru görürlm

ŞİRKİN DE ÇEŞİTLERİ VARDIR

21 — «Allah’a karşı yalan uyduran veya âyetlerini yalanlı yandan daha zâlim kimdir? Zâlimler bunun için saadete ulaşanıa* lar.»

22 — «Birgün hepsini toplarız, sonra puta tapanlaru; “ichllA el tiğiniz ortaklarınız nerede?” deriz.»

23 — «Sonra Rabbımız Allah’a kasem olsun ki: “Bizlcr putu tapanlar değildik” demekten başka çare bulamazlar.»

24 — «Vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediklerine bak! Uydurdukları putlar da kayboluverdi.»

Burndn müşriklerin tutumları ve amelleri Allah tarafından va sıflaııdınlarak içinde bulundukları hakikat kendilerine tevcih edil-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder