12 Nisan 2016 Salı

“Bu öncekilerin efsanelerinden başka bir şey değildir” derler.»


*«'»■; küfrü seçerler; “Bu öncekilerin efsanelerinden başka bir şey değildir” derler.»

( ; Putperestlerin ilâhları ve kahramanlarıyla il-

kli I, hârikulâde olaylar ihtiva eden efsanevî hikâyelere denir. Bun-Iurdun araplara en yakın olanı da İran putperestliğiyle ilgili of ««neler idi.

Onlar Kur’an’ın; öncekilerin uydurduğu efsaneler olmadığını «çok iyi bilmekteydiler. Bununla beraber ona karşı çıkıyorlar, «acaba şüpheli hususlarını bulabilir miyiz?» diye onu yalanlayıp reddetme çârelerini arıyorlardı.

Kendilerine okunan Kur’an âyetlerinde önceki peygamberler Ve onları inkâr eden kavimlere ait bahisleri görünce, bu bahisler, hatta bütün Kur’an hakkında : «Bu öncekilerin efsanelerinden başka bir şey değildir» derlerdi.

Kur’anı Kerîm’in geçmiş zamanlara ait efsanelerden ibaret olduğunu ileri sürerek halkın zihnini bulandırmak ve Kur’an dinlemelerine engel olmak istiyorlardı... İran ’lıların R ü s t e m ve isfendiyar’a dair efsanelerini ezberlemiş olan Mâlik bin N a d r , Hz. Peygamber Kur’an okuduğu zamanlar gelip O’nun yakınına oturarak halka : « Muhammed size eski efsaneleri anlatıyorsa, bende daha güzelleri vardır" diyor ve efsaneleri anlatıyordu. Bütün gayesi halkın Kur’an dinlemesine engel olmak ve bu suretle Kur’an’a bağlanmalarını önlemekti.

Kur’anın te’siri altında kalıp da ona uymalarından korktukları İçin müşriklerin ileri gelen büyükleri de Kur’an-ı Kerîm’i dinlemekten insanları menederlerdi.

•Onlar Peygamberden uzaklaştıkları gibi başkalarını da alıkorlar. Böylece yalnız kendilerini mahvederler de farkına varmazlar.»

Kur’anın eskilere ait efsane olmadığını yakînen bilmekte idiler... Ve eğer insanları dinlemeye bıraksalardı; onların: «Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir yolundaki iddiâları bir mâna taşımayacaktı... Kureyş büyükleri, taraftarlarına Kur’-an-ı Kerîm’in tesir edeceğinden korktukları gibi, bizzat kendilerine de müessir olacağından korkuyorlardı. Dolayısıyla; cılız, köhne, bâtıl iddialarıyla gerçek Hak’kın kuvvetli nüfûzuna karşı giriştikIeri savaşta Nadr bin Haris’in oturup da insanlara eski ( Efsaneleri nakletmesi kâfi sayılmazdı! Bunu bildikleri içindir ki: Te’sirine kapılıp davete icâbet etmekten korktuklarından, kendileri uzaklaştıkları gibi taraftarlarının da Kur’an-ı Kerîm’i dinlemesine mâni oluyorlardı...

Ahnes bin-Şürayk, Ebu Süfyan bin Harp ve Amr bin-Hişâm ’ın; Kur’ân’ın cazibesine mukâvemet ettikleri halde, gizliden gizliye Kur’an-ı Kerîm’i dinlemekten kendilerini kurtaramadıkları tarihin meşhur hakikatla-nndandır.1

Onların bu uğraşmaları; tesiri altında kalarak davetine icâbet etmemek için Kur’an-ı Kerîm’i dinlemekten kendilerini ve başkalarını menetmeye çalışıp çabalamaları — Allah’ü Taâlâ’nm ifade buyurduğu gibi— hakikatte kendi kendilerini helâk etmekten başka bir şey değildi.

«Böylece yalnız kendilerini mahvederler de farkına varmuz-

lar.»

Kurtuluşun, iyilik ve doğru yolun aleyhinde uğraşanlar dünya ve âhiret hayatlarında kendilerinden başkasına ne zarar verebilecekler!..

Onlar hakikaten zavallıdırlar. Her ne kadar azılı ve zorba li basma hürünseler de; kendileriyle beraber insanların, Allah’ın hidâyetine karşı koymak yolunda çaba harcamalarını istedikleri için, zavallıdırlar.

Her ne kadar tutumlarına ve görünüşe aldananlara karşı bir müddet için; kazançta ve kurtuluştaymış gibi görünseler de; dünya V(> âhirette yalnız kendilerini helâk ettiklerinden dolayı zavallıdır lur!..

Bu sahnede durumu açıkça göremeyenler şu âyeti kerîmenin h'şkil ettiği sahneye bir göz atsınlar...

«Ateşe sürükdükleri zaman “keşki bir daha dünyaya döndü-' ülsek de, Rahbımızın âyetlerini inkâr etmeyip îman edenlerden ol-Muydık” dediklerini hir görsen.»

Bu sahne onların dünyadaki sahnelerine mukabildir... İtiraz,

•Nlrrtü İlini lllyMiıı»ııı 1. ve 1'tzılM-il Kur'nıı'ın 6. cU/leılne bitkiniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder