16 Nisan 2016 Cumartesi

Her ne kadar insan fıtratı bazen bataklıklara dalarsa da bir sarsıntı meydana geldiği zaman fıtratın üzerine yapışmış olan o pislikler düşüverir ve insan fıtratı bütünüyle çıplak bir vakıa halinde belirir. Ve yüce yaradanına ilk yaratılış anındaki gibi inanarak, itaat ederek, huşu içerisinde yönelir.

bazı imansız ve Allahsızların görüşü ne olursa olsun o kilise ile anlaşmak zorunda kalmıştı.

Yahudiler —kendi ellerinde bir eşşek gibi kullandıkları haçlıların da yardımıyla— bir zamanlar İslâm dinine ve akidesine bağlılığını göstermiş olan milletlerin ruhunda Allah’sızlık modasını yaymak için çok çırpındılar. T ü r k i y e ’de yaptıkları bütün hareketler kendilerini neticesiz bıraktı. Ortaya attıkları bütün kahramanlar milletin kalbinde yer edemedi.

Netice itibariyle gözümüzün önünde kalan en büyük ibret insan fıtratında yer etmiş olan Allah duygusudur. Her ne kadar insan fıtratı bazen bataklıklara dalarsa da bir sarsıntı meydana geldiği zaman fıtratın üzerine yapışmış olan o pislikler düşüverir ve insan fıtratı bütünüyle çıplak bir vakıa halinde belirir. Ve yüce yaradanına ilk yaratılış anındaki gibi inanarak, itaat ederek, huşu içerisinde yönelir. Bunun ötesindeki hile ve oyunlara gelince onun temelini sarsmaya, fıtratı yüce yaradanının eline teslim etmeye bir Hak sayhası kâfidir. İşte yeryüzünde bu sayhayı salıveren insanlar bulunduğu müddetçe bâtıl başarıya ulaşamıyacaktır. Ve ne kadar gayret sarf ederlerse etsinler yeryüzü bu sayhayı salan insanlardan uzak kalmayacaktır :

42 — «Andolsun ki senden önceki bazı ümmetlere peygamberler gönderdik de dinlemediler ve olur da yalvarırlar diye onları darlık ve sıkıntıya sokmuştuk.

43 — Hiç değilse, onlara şiddetimiz geldiği zaman yalvarıp yakarmalı değil miydiler? Lâkin kalbleri katılaştı, şeytan da yaptıklarını onlara güzel gösterdi.

44 — Bu sebeble kendilerine ne hatırlatıldı, ne öğüt verildiyse onları unutunca üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam ferahladıkları sırada ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler.

45 — İşte bu suretle, zulmedenler gürûhunun kökü kesilmişti. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allahadır.»

Aslında bu Allah’ın azabı karşısındaki bir insan tipinin örneğidir. Tarihî bir vakıanın nümûnesidir. Bu örnekte insanın Allah’ın azabına nasıl maruz kaldığı ve insanları böyle bir Akibete maruz kılan şeyin ne olduğu, Hak Taala'nın İnsanlara birbiri ardından
nasıl fırsatlar ihsan ettiği ard arda ne kadar tenbihlerde bulunduğu açıklanmakta ve belirtilmektedir. İnsanlar kendilerine hatırlatılan bu gerçekleri unutur da, karşılaştıkları şiddetler onları Allah'a yönelmeye ve O’nun huzurunda boyun eğmeye tevcih etmeyince verilen nimetler şükre, fitneden sakınmaya vesile olmayınca artık demektir ki, onların fıtratı bütünüyle fesada uğramıştır ve bir daha İslah olması beklenemez. Hayatları tamamen bozulmuştur ki, bir daha yaşamaları mümkün değildir. Binaenaleyh onlar Allah’ın kelâmını Hak etmişlerdir. İşte bunun üzerine hiçbir \ diyarın kurtuluş ümidi bulunmadığı korkunç felâket geliverir ülkelerine...

«Andolsun ki, senden önceki bazı ümmetlere peygamberler gönderdik de dinlemediler ve olur da yalvarırlar diye onları darlık / ve sıkıntıya sokmuştuk.»

«Hiç değilse, onlara şiddetimiz geldiği zaman yalvarıp yakarmalı değil miydiler? Lâkin kalbleri katılaştı, şeytan da yaptıklarını onlara güzel gösterdi.»

Beşeriyet bu milletlerden pek çoğunu tanımaktadır. Nltfb»■.« insan yapısı tarih ilmi doğmadan önce Kur’an-ı Kerîm insini lift» bı» gibi haberlerin pek çoğunu anlatmıştır. İnsanoğlunun kaydetmeyi» başladığı tarih sicilinin doğumu henüz yenidir. Yaşı küçük t Ot Yeryüzünde yaşıyan beşer tarihinin çok az bir kısmını kaplamak tadır. Bununla birlikte beşer yapısı olan o tarihlerde yulım ve do mogoji yığınla yer almaktadır. Beşer tarihine yön veren ve taılbl hâdiselerin doğuşunu sağlayan esas amil ve sebeplerin pek çoğu bilinememektedir, bazen ruhlarm derinliklerinde yer eden, bazen de gayb perdesinin gerisine bürünen bu âmiller eksiklik ve aciz likle dolu insan bilgisi tarafından tamamen bilinememekte, Hinlere bir kısmı gözlere görünmektedir. İşte bu görünen kısımların pek çoğu da insanları yanlış değerlendirmelere götürmekte, tarihî hA (liseleri açıklarken hatalar yapılmasına sebep olmaktadır. Halin doğru hâdiselerle, uydurma ve yanlış vakaları ayırmak bile çok zaman güç olmakta ve bundan büyük hatalar doğmaktadır. Zaten herhangi bir insanın beşer tarihini İlmî bakımdan değerlendirdiği ııl İddia etmesi ve İlmî yönden bir izaha tâbi tutabileceğini söyle inesi ve bunun neticesi ortaya çıkun bilgilerin kesinliğini iddia et-

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder