Âyeti kerîme’de yer alan şu izafet terkibinin de ayrı bir delâleti vardır. «Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları... Bırak...»
Allah’ü âlem, bu izafet ile biraz önce söylediğimiz mânâya işaret edilmiş olsa gerektir. Zira İslâm bütün beşeriyet için din olarak kabul edilmiştir. Kim İslâm’ı alay ve eğlence mevzuu yaparsa doğrudan doğruya kendi dini ile alay etmektedir... İsterse müşrik olsun.
Biz müşriklerin de kimler olduğunu açıkça beyan etmek mecburiyetindeyiz. Müşrikler ülûhiyetin özellikleri mevzuunda Allah’tan başka birisini Allah’a ortak koşanlardır. Bu özellikler gerek Allah’tan başka birisinin ona denk ilâh olduğuna inanmak hususunda olsun, ister Allah’tan başka birisine kulluk etme babında olsun, ister Allah’tan başka birisinin koyduğu hüküm ve şeriatı kabullenmek hususunda olsun farksızdır... Hele kendisine müslüman adını verip de yukarıda saydığımız hususlardan birisini iddia eden kimsenin müşrikler arasında yer almış olması daha vazıhdır. Şu halde kendi dinî mevzularımız üzerinde yakinî bir inanca sahip olalım.
4 — Kendi dinlerini alay ve eğlence mevzuu yapan zalimlerle — müşriklerle— oturup kalkmanın hududu : Daha önce de geçtiği gibi müşriklerle sadece Allah’ın emirlerini belirtmek ve azabından korkutmak için oturulabilir. Bunun gerisinde hiçbir şekilde onlarla düşüp kalkılmaz. Ne zaman Allah’ın âyetleri ile ilgili hususlara dalınırsa, ne zaman belirttiğimiz şekillerden herhangi bilisi veya benzeri ile Allah’ın dini eğlence ve alay mevzuu yapılırsa mü’minlerin onlarla bulunması asla söz konusu olamaz.
İmamî Kurtubî(jî adlı tefsirinde bu
âyeti anlatırken şöyle diyor :
«Bu âyeti kerîme ile Allah’ü Taâlâ hüccet makamında olan imamların ve ileri gelen kimselerin fasıklarla düşük kalkmalarının mümkün olacağını zannedenlerin zannını red ediyor.»
Biz diyoruz ki, öğüt ve hatırlatmak veya sapıklığı, yanlışları tashih etmek kasdıyle fasıkların arasına katılıp onlarla oturmayı
âyeti kerîme mübah kılıyor. Ancak fasıkların arasına katılıpda on* ların izhar ettikleri yanlış söz ve fiilleri sükûtla karşılamak ve on» lan gücendirmemek için susmak tehlikelidir. Zira bu hareke) dış görünüşü itibariyle bâtılı kabul edip hakkın aksine olarak ona hadet etmek mânâsım ifade eder. Ve bu insanların zikniııi kinişti» rır. Allah’ın dinini ve Allah’ın dini üzere kaim olanları küçük düşü•• rür. İşte âyeti kerîmede belirtilen ayrılma ve yasaklama hu sır. w İki konudadır. Yine İmamî Kurtubî mezkûr eserinde yu ıııı killeri belirtiyor :
I «İbni Huveyzi Mindad diyor ki: İster mümin
olsun ister kâfir, Allah’ın âyetlerine yanlış olarak dalındığı her meclis terkedilir ve ayrılınır. Aynen böyle bizim ashabımız düşman arazisine girmeyi ve onların kilise ve havralarına girip oturmayı bidât ehli kimselerle, kâfirlerle oturup konuşmayı yasaklamışlardır. Onların dostluğuna inanmamayı, sözlerini dinlememeyİ ve onlarla münazaraya dalmamayı emretmişlerdir.1 Bazı adalet ehli kimseler Ebu İmran en Nehai ’ye «beni dinle« deyince Ebu İmran onun yanından ayrıldı ve hayır yarım kelime de olsa seni dinlemem dedi.2 E y y u p e m saht i y â n î ’den de aynı şekilde söylediği rivayet edilir Fu d a I bin İ y â d şöyle dedi: Kim bir bidât sahibini severse Allah onun amellerini boşa giderir, İslâm nurunu kalbinden cıkarır.Kim kızını bidât ehline verirse onunla ilgisini kesmiş olur. Kim bidat ehlinin meclisinde oturursa onun payına hikmet düşmez. Hak Ta âlâ bir kişinin bidât ehli birisine buğz ettiğini bilince dilerim kİ Allah onu affetsin.
Ebu Abdullah, Hz. A i ş e 'dm 11 vayet etti. Rasulullah (S.A.) buyurdu ki:
«Kim bir bidât sahibine hürmet ederse o kimse gerçekten İslâm’ı yıkmaya yardım etmiş olur»...
Bütün bunlar Allah’ın dininde olduğu halde bidâta yönelmiş olan kimseler için söz konusudur. Ve bütün bunların hepsi haki
1, Hz. Ömer Kudüs'teki kilisede namaz kılmıştır ama, o zaman Kudüs düşmıııı .livan deftildi. Çünkü mOslümnnların zimmetini kabul etmişti. Ve onlarla bir aııluşıım yu pılmıştı.
2. Kıır'aıı ı Kerlm'de de : «Bizim zikrimizden yüz (evirenden sakındı» şeklinde bit ila.İr y«r almakladır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder