17 Nisan 2016 Pazar

«Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikte tam ferahladıkları sırada ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler»...

MÜREFFEH MİLLETLER

Allah: N û h (A.S.) ın kavmini, Hû d, Salih ve L û t kavimlerini helâk ettiği nizâmın aynısıyla; Roma, Grek, Fur’avunları ve diğerlerini de helâk etmişti. Hemde medeniyetlerinin en parlak devirlerinden sonra onları yerle yeksan ederek... İşte İlâhî takdirin gizlediği o gayb sırrı... İşte o sırada açığa çıkan İlahî kanunlar... Ve işte bu bilinen tarihî realiteyi Rabbani nizamın açıklayış tarzı... Ne kadar da açık.

O milletlerin medeniyetleri, yer yüzündeki varlıkları ve sahip oldukları servet ve araziler: bu günün milletlerinin sahip olduklarından — bazı yönlerde fazla olmasalar bile — daha aşağı da değildi. Servet, saltanat ve nimetlere gömülmüşler, içinde bulundukları refâha aldanmışlar, Allah’ın sıkıntı ve bolluklarla sınadığı nizamını bilmiyenleri de kendileriyle birlikte aldatmışlardır.

Bu milletler meydanda bir takım kanunların bulunduğunu ve Allah’ü Taâlâ’nın bu kanunlar uyarınca milletleri derece derece sınadığını bilmiyor ve anlamıyorlardı. Bu kanunların çarkına kendilerini kaptırmış olanları karşılaştıkları göz alıcı nimetler büyülüyor, akıllarını başlarından alıyor, bolluk ve hâkimiyet; büyüklenmelerine vesile oluyor, Hak Taâlâ’nın kendilerine ihsan ettiği nimetler aldanmalarına sebeb oluyordu. Ne Allah’a ibadet ediyor, ne de onu tanıyorlardı. Aksine Allah’ın hâkimiyetine karşı geliyor ve Allah’a ait olan ûlûhiyet sıfatlarının bir kısmını kendi şahısları için İddia ediyor, yeryüzünde bozgunculuk yapıyor, Allah’ın hâkimiyetine tecavüz ettikleri gibi insanlara da zulmediyorlardı.

Ben Amerika Birleşik Devletlerinde kaldığım esnada Hak Taâlâ’nın şu âyeti kerîmesinin ifade ettiği manayı bizzat gözlerimle gördüm, müşahede ettim: «Bu sebeple kendilerine ne hatırlatıldı, ne öğüt verildiyse onları unutunca üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik.»... Bu âyeti celîlenin gözler önüne serdiği manzara her yandan hadsiz hesapsız rızıkların ve hayırların fışkırıp aktığı bir manzaradır. Sanırım ki bu manzaranın muhtevası A m er i k a ’da ortaya çıktığı kadar yeryüzünün hiçbir bölgesinde ortaya çıkmış değildir.

Ben Amerika ’lıların içinde bulundukları bollukla kapıldıkları gururu gözlerimle gördüm. Bu bolluk ve nimetlerin «beyaz adam» için hazırlanmış olduğunu kabul edişlerini müşahede ettim. Siyah renkli insanlarla muamele tarzlarının ne kadar rezîlâne ve sefîlâne bir hava içerisinde cereyan ettiğini, ne kadar iğrenç ve vahşice olduğunu bizzat gördüm. Hem de bu muamelenin yeryüzündeki hiçbir harekette görülmeyecek tarzda bir militarizm tarzında olduğunu hatta yahudilerin dillerine dolayarak bütün dünyada meşhur ettikleri nazi militarizminin bu ırkcılık ayırımı karşısında mukayese bile edilmiyeceğini gördüm. Evet beyaz Amerikalı aynı ırk ayırımını renkli insanlara karşı kullanıyordu Hem de çok çirkin ve şiddetli tarzda. Hele bu siyahiler bir de müslümanlüman iseler...

Ben bütün bunları görüyor ve Allah’ın bu âyeti celîlesini düşünüyordum. Allah’ın değişmez kanununun tecellisini bekliyordum.

Ve yine bu değişmez kanunun o gafiller gürûhunu sarsmaya doğru adımlarını atmaya başladığını görür gibi oluyordum:

«Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikte tam ferahladıkları sırada ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler»...

«İşte bu sûretle zulüm edenler güruhunun kökü kesilmişti. Hamd; âlemlerin Rabbı olan Allah’adır.»...

Her ne kadar Allah’ü Taâlâ yüce peygamberini cihımıı gömlm dikten sonra milletleri kökten yok etmek tarzındaki azabım imam ların üzerinden kaldırmışsa da başka başka azap türliTİ kalkmış değildir. Nitekim beşeriyet — özellikle de kendilerini' İn i rjryin İm pisi açılmış olan milletler — bu acı azap şekillerinin pek ç»>p,ıımı ı ı diyorlar. Hem de bunca gelişmiş olan üretim imkânlarına v»' bol luklara rağmen...

Ruhî azap, psikolojik huzursuzluk, cinsî sapıklık gibi hastalık larla karşı karşıyadır bu günün dünyası. Öyle ki bu hastalıklar g< lişen üretim imkanlarını ve bolluk vasıtalarını tamamen yok edip hayatı bütünüyle kararsızlıkların, uğursuzlukların ve bedbahtIil»la rın eline teslim etmektedir.1 Bunların yanı sıra da siyasî skan dallara sebep olan ahlâki bozuklukların neticesi tevessül edilen cinsî sapıklık veya şehvet karşılığında satılan devlet sırları v<‘ mil
I. I)nlm geniş bilgi iyin : «İslâm vc Medeniyetin Problemleri».

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder