8 Mayıs 2016 Pazar

Bir zamanlar gerek Allah’ın Kitab’ına ve âyetlerine inanan müslümanlar, gerekse haçlı ve siyonist kitap ehlinin, hükmüne baş vurduğu Allah Kitab’ından başka kitapların bulunmadığı bir yerde... İşte bütün bu hareketlerin gerisinde, bu nevi çirkin gaye ve hedeflerin arkasında kurulacak her türlü nizam ve idarelerin arka plânında siyonistler ve haçlıların teşkil ettiği ehil kitap topluluğu yer almaktadır.

Allah’ın hâkimiyetini ve ülûhiyetini temsil etmek gayesiyle nazil olmuştur. Hem bu kitap açık açık indirilmiştir. Her türlü hayat nizamının üzerine kaim olduğu esas prensipleri ihtiva etmektedir. Cemiyetlerin İlmî ve İktisadî seviyeleri ne kadar değişik olursa olsun İnsan toplumlarının pratik hayatlarında Allah’ın yerleştirmek istediği hükümlerin tafsilatını ihtiva etmektedir. İşte bunun için bu kitap ne türlü bir hayat meselesi olursa olsun Allah’tan başkasının hükmünü aramaktan insanoğlunu müstağni kılmaktadır. İşte Allah'ın kendi Kitab’ı hakkında bildirdikleri. Dileyen dilediğini söylesin... «Beşeriyet bu derece tekâmül ettikten sonra artık bu Kitab’a muhtaç değildir» diyenler de desinler... Ama bunu derken de bu dini inkâr ettiklerini... Kâfir olduklarını... Ve âlemlerin yüce Rabbının sözünü tekzip ettiklerini de kabullensinler.

Hem onların çevresinde her hangi bir meselede Allah’tan başkasının hâkemliğini aramanın cidden çok garip ve çirkin birşey olduğunu görenler de bulunmaktadır... Daha önce kendilerine kitap verilmiş olanlar bu kitabın Allah tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Bundan dolayı da kitabı en iyi bilenler onlardır. Çünkü ehli kitaptırlar:

«Kendilerine kitap verdiklerimiz, onun gerçekten Rableri katından indirilmiş olduğunu bilirler»...

Aslında Mekkeî Mukerreme’de ve o günkü Arap yarımadasında mevcut olan bir durumla Allah müşriklere hitap ediyor... İster ehli kitap bu durumu açığa vursun, ister gizlesin. Nitekim kalbi İslâm’a açılanlardan bir grup bu gerçeği ikrar edip açıkça belirtmişlerdir. Bir kısmı da gizleyip inkâr yoluna sapmıştı. Her iki halde de durum aynıdır. Bunu Allah haber veriyor. Ve şüphesiz ki en doğru haber Allah’ın verdiği haberdir. Ehli kitap biliyor ki bu Kitap, Rabbı tarafından peygambere hak olarak indirilmiştir. Hak onun muhtevasında yer ettiği gibi Hak’tan indirilmiş olması da belirmektedir.

Ehli kitap, bu günde bu Kitab’ın Hak tarafından indirilmiş olduğunu bilmektedir. Halâ, bu dinin asıl kuvvetinin, Hak’kı ihtiva etmesinden geldiğini bilmektedirler. İşte bütün bu bilgilerinden dolayı halâ bu dine savaş açmaya devam etmekte ve sonu gelmeyen bir savaşı sürdürmektedirler. Bitip tükenme bilmeyen bir savaş bu... Hiç şüphesiz ki bu harbin en acı ve şiddetli tarafı yer yüzünde bu Kitap’ın hükmüne dayalı Allah’ın hâkimiyetini dcğiştirib beşer yapısı başka kitapların hâkimiyetini ikame etmektir Yani Allah’tan başkasını hâkem kılmak... Allah’ın kitabına yeryüzünde hâkimiyet hakkı tanımamak ve Allah’ın dinine mevcudiyet hakkı vermemektir... Bir zamanlar tek başına Allah’ın ülûhiyetinin hakim olduğu beldelerde Allah’tan başkasının hâkimiyetini yerleştirmeye çalışmaktır. Bir zamanlar Allah kitabının temsil ettiği İlâhi şeriatın hükümran olduğu, başka hükümlerin kabul edilmediği, cemiyetin temel esaslarına aldığı başka kitapların bulunmadığı, başka prensiplerin görülmediği, Allah Kitab’ının yanı sıra başka kitablara baş vurulmadığı yerlerde Allah’dan başkasının ülûhiyetini hükümran etmektir. Bir zamanlar gerek Allah’ın Kitab’ına ve âyetlerine inanan müslümanlar, gerekse haçlı ve siyonist kitap ehlinin, hükmüne baş vurduğu Allah Kitab’ından başka kitapların bulunmadığı bir yerde... İşte bütün bu hareketlerin gerisinde, bu nevi çirkin gaye ve hedeflerin arkasında kurulacak her türlü nizam ve idarelerin arka plânında siyonistler ve haçlıların teşkil ettiği ehil kitap topluluğu yer almaktadır.

Âyeti kerîme, Allah’ın bu Kitab’ı açık açık indirdiğini v<- • bil kitabın, bu Kitab’ın Allah tarafından hak olarak indirilmiş olduğu nu bildiklerini beyandan sonra Resulullah’a ve dolayısiyle O'ııa tabi olan müminlere yönelerek müşriklerden gördükleri İnkâr ve cedelleşmenin değersiz olduğunu açıklayıp, bir takım ehl i kitabın gerçekleri saklama ve inkâr etmelerinin önemli olmadığım bellili yor:

«Öyleyse sakın şüpheye düşenlerden olma»...

Gerçekten de Resulullah ne şüpheye düştü ne de tanıdandı İti vayet edilir ki Hak Taâlâ’nın şu âyeti çelilesi nazil ölünen *Saııa indirdiğimiz şeylerden şüphede isen senden önce kitabı okııynıılaıa sor. Gerçekten sana Rah’bın tarafından hakikat gelmiştir. Öyle İne sakın şüpheye düşenlerden olma». Efendimiz (S.A.) buyurdu «Ne şüpheye düşerim, ne de başkalarımı sorarım...» Bu gibi teveihnt İm kikatı ifade eden tesbitler ve benzeri hükümler o gün Resulullnh'uı ve beraberindeki Islâm cemâatinin karşı karşıya bulunduğu hıl< m oyunları, şiddet ve inkârın büyüklüğünü ifade ettiği gibi Hak T.m

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder