4 Mayıs 2016 Çarşamba

Şayet Allah onları hidayete erdirmeyi dileseydi, zorla hidayete erdirirdi. Yine O dilemiş olsaydı, insanlara da melekler gibi başlangıçda hidayetten başka hiçbir yol öğretmezdi. Ama yaratıcı insanın hem hidayete hem de dalâlete müsait bir fıtratta yaratmıştır. Herkesi dilediği yolu seçmekte hür bırakmıştır. Ve herkesin dilediği yolu seçmesinin sonunda varacağı akibeti de yine kendi eline vermiştir. — Sadece kâinatın üzerine son derece hâkim olan mutlak meşiyet hudutları dahilinde sorumludur. Ancak mutlak meşiyet hiçbir kimseyi hidayete veya dalâlete zorlamaz.— Allah’ın İnsanı bu tarzda yaratması sadece kendisinin bildiği bir hikmete mebnidir. Ayrıca Allah ona yeryüzünde takdir ettiği tarzda bir fonksiyon icra etmesi için varlık ihsan etmiştir:

RABBİNİN EMRİNE UY

«Rabbinden sana vahyolunana uy. O’ndan başka Allah yoktur, puta tapanlardan yüz çevir»...

Şayet Allah onları hidayete erdirmeyi dileseydi, zorla hidayete erdirirdi. Yine O dilemiş olsaydı, insanlara da melekler gibi başlangıçda hidayetten başka hiçbir yol öğretmezdi. Ama yaratıcı insanın hem hidayete hem de dalâlete müsait bir fıtratta yaratmıştır.  Herkesi dilediği yolu seçmekte hür bırakmıştır. Ve herkesin dilediği yolu seçmesinin sonunda varacağı akibeti de yine kendi eline vermiştir. — Sadece kâinatın üzerine son derece hâkim olan mutlak meşiyet hudutları dahilinde sorumludur. Ancak mutlak meşiyet hiçbir kimseyi hidayete veya dalâlete zorlamaz.— Allah’ın İnsanı bu tarzda yaratması sadece kendisinin bildiği bir hikmete mebnidir. Ayrıca Allah ona yeryüzünde takdir ettiği tarzda bir fonksiyon icra etmesi için varlık ihsan etmiştir:

«Allah dileseydi O’na şirk koşmazlardı»...

Şu halde onların yaptıklarından peygamber sorumlu değildir. Çünkü O gönüllere hâkim değildir. Gönülleri hâkimiyeti- altında bulunduran sadece Allah’tır:

«Biz seni onlara koruyucu yapmadık, onların vekili de değilsin»...

İşte bu âyeti kerîme Resullerin, yapmakla mükellef oldukları vazifenin hudutlarını kesin olarak çizmektedir. Ayrıca Resullerin peşinden giden, aynı dâvaya sarılan yeryüzünün neresinde olursa olsun, hangi nesilde yetişirse yetişsin, O’nun dinine davet edenlere de çalışma sahasını belirtmektedir.

 Dâva adamı çalışmasını, düşüncesini ve kafasını hep dâvaya \ ters düşen dâvaya karşı gelen iman duygusundan ve hidayet nimetinden mahrum kimselere dikmemelidir. Mühim olan kafasını  ve gönlünü, duygu ve düşüncesini inanan ve kabul edenlere vermektir. Dâva adamlarının kendi bünyelerini bu esaslara göre düzenleyip bildikleri dinin temel kaidelerine uymalıdırlar... Akide kaidesine. Ayrıca bu akide esasları dahilinde hayat ve kâinatla ilgili derin ve mükemmel bir düşünce tarzı meydana getirmek mecburiyetindedirler. Kendi huylarını ve hareketlerini ve küçük cemiyetlerinin temel yapısını bu akide esasına göre kurmak zorundadırlar. Şu kadar var ki bütün bunlar çalışmayı gerektirir. Enerji  sarfetmeyi icap ettirir. Karşı safta duranlara gelince onların payına düşen davet ve tebliğden sonra ihmal edip yüz çevirmektir. Şu yet onların gönlünde de Hak filizleri gelişirse İlâhî kanunlar oruda da fonksiyon icra ederler. Hakkı batılın üzerine gönderir ve onu beyninden vururlar. Bir de bakarsınız ki batıl yok olmuş gitmiştir Muhakkak şekilde Hak kendi varlığını göstermek mecburiyetindedir. En mükemmel ve doğru şekli ile hak varlığını gösterdiği zaman batılın durumu gayet basittir. Ömrü de o derece kısadır

Her ne kadar Resulullah müşriklerden yüz çevirmekle emrolunmakta ise de âyeti kerîme müminlerin müşriklerden yüz çevirmelerinin bir edep ve vakar dahilinde olmasını, müminlere uygun düşen bir efendilik içinde yürümesini belirtiyor. Müşriklerin ilahlarma küfretmemekle emrolunuyorlar. Olabilir ki bu küfür müşriklerin de Allah’a hâşâ küfretmelerine vesile olur. Çünkü onlar Allah’ın kudret ve azâmetini bilmiyorlar. Müminlerin onların kü çük ve zavallı ilâhlarına küfretmeleri onların da Celâl ve Azamet sahibi Allah’a küfretmelerine sebeb olabilir:

FITRATI BOZULMUŞ OLANLAR
i
108 — Allah’dan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlarda bilmeyerek aşırı gidip Allah’a sövmesinler. Biz her ümmetin yaptıklarını kendilerine böylece hoş gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. O, ne yapıyor idiyseler kendilerine haber verecektir

Allah'ın insanoğluna bahşettiği fıtrat şöyledir: Kim birşey yaparsa onu hoş karşılar ve müdafaa eder. Şayet iyi âmel işliyorsa onu iyi kabul eder ve savunur. Şayet kötü amel işlerse onu da aynı şekilde iyi kabul eder ve gerekirse savunmasına başlar Açıkçası insan hidayette de olsa kendi durumunu iyi kabul eder, dalalette de olsa. Bü insanın tabiatıdır... Allah’tan başkasını ona eş koşan bu müşrikler... Allah’ı bilmelerine ve yalnız yaratanın ve rızık verenin O olduğunu kabul etmelerine rağmen Allah’a şirk koşmaktadırlar. Fakat müslümanlar onların ilâhlarına küfrederlerse olurkı birden heyecanlanırlar, inandıklarını savunmaya geçerek imi:.müslümanların inandığı Allah’a karşı hiç bir bilgiye dayanmadan aşırı giderek küfrederler.Öyleyse müminler onları kendi hallerine terketsinler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder