11 Nisan 2016 Pazartesi

Hak ile cahiliyyetin birbirinden kesin şekilde ayrılmasından önce müslümanların muzaffer olması ve Allah’ın vadi olan yeryüzünde yerleşmeleri hiçbir zaman için mümkün olmayacaktır. Zalim putların karşısında Hak kelâmının açıkça ilân etmeden, cahiliyyet ehline bu şekilde karşı koymadan, onları bu tarzda korkutmadan, kendilerinden kesin şekilde ayrılmış olduğunu ve uzaklaşıldığını ilân etmeden asla zafer müesser olamaz...

gerçeklerini iyice anlayıp idrak ettikten ve bu gerçeklerin zaruri İcabı olan tek başına Allah’ın dostluğuna ve kelimenin bütün manasıyla O’nıın velayetine sığınmayı idrak ettikten sonra ve bu çok •/er, önemli vazifeyi ifa ederken yukarda zikrettiğimiz duygu ve gerçeklerle yüreğini ısıttıktan sonra, evet bütün bunlardan sonra bugün beşeriyetin yüzyüze geldiği cahiliyet sisteminin ortaya at-tıf;ı putperestliklerden kesin şekilde uzaklaşması, ayrılması ve âyeti kerîmede belirtilen hususlara dikkat ederek çalışmaya ne kadar çok ihtiyacı vardır? Tıpkı Resulullah’m söylemekle emrolunduğu şeyleri söylemeye, cahiliyyetin karşısına yüce Resulün ulu Allah’ın emrini tatbik etmek için diktiği hakikatlarla dikilmeye ne kadar dn ihtiyacı vardır. :

«Şahid olarak hangi şey daha büyüktür?» de. «Allah benimle sizin aranızda şahittir. Bu Kur’an bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu; Allah’la beraber başka tanrılar bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?» de. «Ben şahadet etmem» de. ••O ancak tek bir Allah’tır. Doğrusu ben ortak koşmanızdan uzağım» de...

Evet... Gerçekten de bugün yeryüzünde bulunan müslüman kitlenin yeryüzünü baştan aşağı sarmış olan cahiliyyet karşısında yukardaki tutum ve davranışı takib etmek mecburiyetindedir... Evet cahiliyyetin karşısında Hak kelâmını bu derece yüce, kesin, açık, kalpleri sarsan, herkesi korkuya düşüren tarzda açıklamak mecburiyetindedir. Sonra da herşeye kadir olduğunu kulları üzerinde kahredici gücün sahibi bulunduğunu bildiği Allah’a yönelmeye Kendisinin karşısına dikilen şu kulların... aralarında en zalim dikdatörlerin ve putların da bulunduğu şu kulların bir sinek kadar güçlerinin bulunmadığını sinekten de zayıf olduklarını bildiği Allah’a... Âyetin de belirttiği gibi onlar sinekten de zayıf olmalarına rağmen sinek kendilerinden birşey çekip alınca bir türlü kurtulamazlar ondan. Ve Allah’ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler. İzni İlâhînin haricinde bir kimseye de faydaları dokunacak değildir. Ve şüphesiz ki Allah kendi emrini üstün kılacaktır. Ne var ki insanların çoğunluğu bunu bilmezler...

Müslüman kitle şunu da yakînen bilmelidir ki; yolların ayrılış noktasında Hak ile cahiliyyetin birbirinden kesin şekilde ayrılmasından önce müslümanların muzaffer olması ve Allah’ın vadi olan yeryüzünde yerleşmeleri hiçbir zaman için mümkün olmayacaktır. Zalim putların karşısında Hak kelâmının açıkça ilân etmeden, cahiliyyet ehline bu şekilde karşı koymadan, onları bu tarzda korkutmadan, kendilerinden kesin şekilde ayrılmış olduğunu ve uzaklaşıldığını ilân etmeden asla zafer müesser olamaz... Gerçek odıır kİ bu Kur’an-ı Mübîn sırf bir tarihi hâdiseyi dile getirmek için inmemiştir. O bütünüyle zaman ve mekân hududunun dışında mutlak sistem olarak gelmiştir. Ve ne zaman olursa olsun bu sisteme uyan İslâm cemaatın onun ilk inmeye başladığı devrelerdeki müslümanların tutumuna benzer bir tutum içinde bulunması gerekir. Binaenaleyh günümüzde de aynı tutumu takip etmek mecburiyeti vardır. Zaman değişmiş ve bu Kur’an’ın yeryüzünde ilk defa bir İslam binası kurmaya çalıştığı günkü durumunu almıştır. Şu halde bu dinin hakikatını kesin ve kati şekilde bilelim. Allah’ın kahredici  gücünün mahiyetini açıkça idrak edelim. Batılla ve batıl ehliyle kesin şekilde ayrılığımızı belirtelim. İşte müslüman topluluğun hazırlığı bundan ibarettir. Ve şüphesiz ki koruyucuların en iyisi Allah tır. Ve O merhamet edenlerin en merhametlisidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder