Bir gün hepsini toplarız, sonra puta tapanlara, «iddia ettiğiniz ortaklarınız nerede?.» deriz.
Sonra, «Rabbimiz Allah’a hamd olsun ki bizler puta tapanlar değildik» demekten başka çare bulamazlar.2 *
De ki: «Üzerinize Allah’ın azabı gelse veya kıyamet saati bize gelip çatsa, Allah’dan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru iseniz bana bildirin.»
Hayır; sadece O’na yalvarırsınız, dilerse feryada geldiğiniz belâyı üzerinizden kaldırır ve siz de O’na koştuğunuz ortakları unutursunuz.2
De ki: «Söyleyin bakayım; Allah sizin kulaklarınızı, gözlerinizi alsa, kalblerinizi kapasa, Allah’dan başka hangi tanrı onu sizlere getirebilir?» Bak, âyetlerimizi türlü türlü nasıl açıklıyoruz da onlar yine yüz çeviriyorlar.
De ki: «Allah’ın azabı size ansızın veya açıkça gelirse, zâlimlerden başkası mı yok olur? Söyleyin bana.»4
Hidayete erdikten sonra tekrar dalalete düşmenin, Hakkın doğru yolunu gördükten sonra Haktan ayrılmanın neticesi müşahhas ve canlı bir manzara halinde temsil ediliyor. Dinleyici bu manzara karşısında dikilip duruyor. İsterse durup dikilmeyi âmir bir ifade ve işaret bulunmasın.
De ki: «Allah’ı bırakıp da bize ne faydası nede zararı dokunan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola eriştirdikten sonra — (bir yanda) arkadaşları «bize gel» diye doğru yola çağırırken, (diğer yanda) şeytanların yeryüzünde şaşırttıkları bir kimse gibi—
geriye mi dönelim?» De ki: «Doğru yol ancak Allah’ın yoludur. Alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk» 5
1 Iayat ve canl
I I Ii'am ' 93-
) l ıı nm: 22-2
t l ıı nm : 40-
4 I n'nm : 46-4
i I n'ıım : 71.
Sûre : 6 En’am Sûresi
îIZILAL-IL KUR’AN
61
ci. Ve bu sahne içinde Allah’ın yoktan vareden kudret elinin çeşit çeşit meyveleri meydana getirişi açık şekilde ortaya çıkıyor:
«O, gökten su indirendir. Her bitkiyi onunla bitirdik, ondan bitirdiğimiz yeşilden, — birbirine benzeyen ve benzemeyen — yığın y ı-ğm taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm bağlan, zeytin ve nar çıkardık. Mahsul verdiklerinde mahsullerine, olgunlaşmalarına bir bakm. Şüphesiz ki bütün bunlarda iman edecekler için birçok ibretler vardır.» 1
İşte böyle. Sûrenin her sahnesinde ve tablosundaki birlik ve uygunluk açık şekilde müşahede ediliyor. Ve bu uygunluk sûrenin umumî bir damgası halini alıyor. Bir başka edebî uygunluk çeşitli muhtelif bağlarla buna ekleniyor... Şahid getirme tablosu...
Sûre-i celîle içindeki kıyâmet sahneleri müşriklerin durumu nu gösteren tablolar gibi sunuluyor. Putperestlerin ve yalancıların teşhir edildiği bir tablodur sanki... Hep nazarlar bu tablolara lev cih ediliyor. Bu husustaki örnekler daha önce serdedilmiıjli ( iSJ h ) diye başlıyan bölümde de bunlar açıkça görülmekte dir.
Yine bu sûre içinde akideyle ilgili delilleri gösteren tahinim ile şeriatla ilgili delilleri gösteren tablolar sunuluyor. İkisi do hlı birinin aynısıdır...
Sûrenin baş tarafında engin muhiti içerisinde akideden nü* mil lirken şu tablo yer alıyor:
«Şahid olarak hangi şey daha büyüktür?.» de. «Allıdı Iteıılml*' sizin aranızda şahittir. Bu Kur’an bana, sizi ve ulaştığı Mııumlerl uyarmam için vahyolundu; Allah’la beraber başka tanrılın lııılıın duğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?.» de. «Ben şahadet ölmemde. O ancak tek bir Allah'tır, doğrusu ben ortak koşmanızdan uza ğım» de 2
Sonra sûrenin a
1, l’iı'ııın :
2. lin'uın; 19.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder