3 Nisan 2016 Pazar

«Doğrusu ben, yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allah’a yönelttim. Ben müşriklerden değilim.»

Bizzat fıtratın içinden gelen ve hak olan Rabbı Zülcelâl’i lisani hal ile haykıran fıtrî deliller serdedilirken tesiri ve gizli derinliği bakımından anlaşılır bir dil ile insan fıtratına hitab eden kâinat sayfalarını hidayet ile dolu delilleri ve ilhamlarını karşılayabilmek, kabul etmek için bütün kapıları açık olan hakkın hidayetine ulaşmak hususunda şu ifadeler yer alıyor:

İbrahim, babası Âz e r ’e: «Putları tanrı olarak mı benimsiyorsun? Doğrusu ben seni ve milletini açık bir sapıklık içinde görüyorum» demişti.

Yakînen bilenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin hükümranlığını şöylece gösteriyorduk.

Gece basınca bir yıldız görmüştü: «İşte bu imiş Rabbim» dedi. Yıldız batıverince: «Batanları sevmem» dedi.

Ay’ı doğarken görünce: «Bu imiş Rabbim» dedi. Batınca: «Rabbim beni doğruya eriştirmeseydi and olsun ki sapıklardan olurdum» dedi.

Güneşi doğarken görünce: «İşte bu imiş benim Rabbim, bu daha büyük» dedi. Batınca «Ey milletim! Doğrusu ben ortak koştuklarınızdan uzağım» dedi.

«Doğrusu ben, yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allah’a yönelttim. Ben müşriklerden değilim.»

Milleti onunla tartışmaya girişti. «Beni doğru yola eriştirmiş-ken, Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? O’na ortak koştuklarınızdan korkmuyorum. Meğer ki Rabbimin bir dileği ola. Rabbim ilim yönünden her şeyi kuşatmıştır, hâlâ öğüt kabul etmez misiniz? dedi.

«Hem nasıl olur da ben sizin şirk koştuklarınızdan korkarım? Başkasına siz Allah’ın hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz. İki taraftan hangisine güvenmek daha yenlidedir, bir bilseniz.»

İman edip de imanlarına bir haksızlık karıştırmayanlar... İşte korkudan emin olmak onların hakkıdır. Onlar doğru yoldadırlar.1

Çeşitler ve bölümlerle ilgili hayat fışkıran sahneler sunulurken sabahlar ve gecelerle alâkalı, denizin ve karanın karanlığındaki ışıkları andıran yıldız sahneleri arzedilirken, şırıl şırıl akan su-
lar, boy atıp gelişen bitkiler, olgunlaşan meyvelerin doldurduğu sahneler arzedilirken, şu ifadeler yer alıyor: Bütün bunlardan <la eşi ve ortağı bulunmayan yaratanın birliği, yaratıcılık bakımındım kimsenin ona benzemeyişi açığa çıkıj’or. Ve bu ifadelerle ortaya mİ rülen oğullar ve ortaklar iddiasının akıllara ve gönüllere sığmayan yalan ve sahte bir ifade olduğu ortaya çıkıyor :

Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah’dır. Ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur, nasıl yüz çevirirsiniz?

Tanyerini ağartan, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ay’ı vakit ölçüsü kılandır O. Bunlar, Aziz ve Alîm olan Allah'ın zamıdır.

O, yıldızlan kara ve denizin karanlıklarında yol bulusun/ diye sizin için var edendir. Bilen millet için âyetleri uzun uzadıya açık* ladık.

O, sizi bir tek nefisten, babaların sulbünde kararlaşmış ve an» ların rahminde kararlaşmakta olarak yaratandır. Anlayım millet için âyetlerimizi açıkça bildirdik. d

O, gökten su indirendir. Her bitkiyi onunla bitirdik, ondan İd tirdiğimiz yeşilden, —birbirine benzeyen ve benzemeyen yıfim yığın taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar. (Wllnı bağları, zeytin ve nar çıkardık. Mahsul verdiklerinde, malnnılleı İn, olgunlaşmalarına bir bakın. Şüphesiz ki bütün bunlardı« tınım eder çekler için birçok ibretler vardır.

Cinleri Allah’a ortak koştular. Halbuki bunları da <1 yanılmış tır. Bundan başka bilmeden O’nun oğulları ve kızları olduğımıı d*ı uydurup söylediler. Hâşâ, O, onların vasıflandırmalarından v°k uzaktır, çok yücedir.

O, gökleri ve yeri yokdan var edendir. O’nun nasıl çocuğu ol» bilir? O’nun zevcesi de yoktur. Her şeyi O yaratmıştır. Ve O. bi r şeyi hakkiylc bilendir.

İşte Knbbiniz olan Allah! O’ndan başka ilâh yoktur. O, her yin üstünde mutlak bir vekildir.

Gözler O’nu görmez. O bütün gözleri görür. O L A t 1 I d ir II a b î r ’dir.1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder