1 Nisan 2016 Cuma

Yerleştirilen bu esaslı gerçek şudur: İnsan hayatında en küçük ve cüzi meselelerin doğrudan doğruya Allah’ın şeriatının temsil ettiği hâkimiyeti ilâhiyeye mutlak şekilde boyun eğmesi gerekir...

«İli millerini onlara göstermişlerdir. Allah dileseydi bunu yapamazım ılı. Sen onlan, düzmekte devam ettikleri yalanlarıyla başbaşa binil*

«Bu davarlar ve ekinleri dilediğimizden başkasınm yemesi yanıltılır; bir kısım develerin sırtlarına yük vurmak da haramdır» derli« Diğer bazı hayvanları da Allah’ın ismini anmadan boğazlarlar. Itlllllıı bunları Allah’a iftira ederek yaparlar. Allah, yaptıkları ifti-ınlıırıı karşı onları cezalandıracaktır.

•fltu davarların karınlarında olan yavrular yalnız erkeklerimi-*i' mahsus olup, karılarımıza yasaktır. Ölü doğacak olursa hepsi um« ortak olurlar» dediler. Allah hu türlü sözlerin cezasını verecek-llı (,'Unkü O Hakim ’dir, Alîm ’dir.

i t ilgisizlikleri yüzünden çocuklarını beyinsizce öldürenlerle Al-llllı’ııı kendilerine ihsan ettiği nimetleri Allah’a iftira ederek ha-ı mu sayanlar muhakkak ki maddî ve manevî en büyük zarara uğ-rnııııştır. Onlar şüphesiz ki sapmışlardır. Zaten doğru yolda değillerdi.» 1

O gün İslâm ümmetinin ve çevresinde bulunan cahiliyyet cemiyetlerinin yaşayışına uygun hükümler bunlardı. Bütün bıinlar-•1« 0 büyük dâva... Hüküm koyma dâvası... Ve bunun#da gerisin-<i«• o en büyük kaziyye... Ulûhiyet ve ubûdiyyet kaziyyesi temessül diyordu. İşte sûre-i celîle bunları hallediyor. M e k k e ’de nazil ulun Kur’an âyetleri bunlara çare buluyor ve M e d î n e ’de nazil • ılım Kur'an âyetleri de yeri ve zamanı geldiği sıralarda bu meselelerin çaresini bulmak için hükümler koyuyordu.

Sûre-i celîlenin akışı içinde kaynağından fırlarcasma büyük hlı yığın halinde gelen hükümler ve müessirler külliyatı, kesilen hayvanlar ve adaklar hususunda (bu münasebetle hüküm koyma dâvasında) cahiliyyet cemiyetine karşı korken ve bütün bunları akili«' dâvasına, dolayısıyle ulûhiyet ve ubûdiyet dâvasına bağlaması ve bu meseleyi bir iman ve küfür meselesi. İslâm ve cahiliyyet mevzuu yapması. Evet bütün bunlar (ilerde genişçe arzetmeye çalışacağımız gibi ve her âyet kümesiyle teker teker karşılaştığımızda gö-rÖleceği gibi) insan ruhuna bu dinin tabiatı mevzuunda o asîl haki-

katları yerleştiriyor. 

Yerleştirilen bu esaslı gerçek şudur: İnsan hayatında en küçük ve cüzi meselelerin doğrudan doğruya Allah’ın şeriatının temsil ettiği hâkimiyeti ilâhiyeye mutlak şekilde boyun eğmesi gerekir... Aksi takdirde o en küçük meselede hâkimiyeti İlâhiyeye teslim olmamanın neticesi bütünüyle bu dinin çerçeveli haricine çıkmak olur.

Ayrıca bu külli hükümler bu dinin bütünüyle hayatî tezahürleri ne şekilde olursa olsun (ister iyi ister kötü, ister büyük ister küçük) beşerin hâkimiyetinin gölgesinden kurtarmak ve bu dinin temsil ettiği büyük esasa bağlamak hususunda sarf ettiği dikkatin önemini belirtiyor. Bu dinin temsil ettiği en büyük hakikat yeryüzünde Allah'ın ulûhiyeti ile ortaya çıkan Allah’ın hâkimiyetine mutlak şekilde teslim olmaktır. Ayrıca bu ulûhiyet hiç ortaksız bütün kâinattaki meseleleri idare etmekle de belirtmektedir.

Sûre-i Celîlede adaklar, meyveler ve hayvanlar hususunda ve çocuklar mevzuunda cahiliyyet âdetlerini temsil eden duygulan müteakiben çeşitli şekilde hükümler geliyor. Bir kısmı doğrudan doğruya bu duyguların birbirleriyle tenakuz halinde olduğunu ve (•oy şeylerden ibaret bulunduğunu ifade ederken bir kısmı da be-- ı in haram ve helal mevzuunda ve büyük bir akide dâvası husu-

unda kendisine maletmeye çalıştığı ulûhiyet dâvasına bağlıyor. Ve l'111 ün bu hususlarda Allah’ın emrine uymanın gerektiğini, en doğ-nı yolun bu olduğunu ve bu yola uymayanların bu dinden çıkmış "Incııklarım beyan ediyor. Tıpkı geçen âyetlerde olduğu gibi bu AvH lorde de o duygu ve âdetleri teker teker zikr ediyor:

işte görüyoruz ki, meyve ve hayvanlardan adanan adaklarda

• çocuklar mevzuunda gerekli haram ve helal hususlarına dair ca-lılllyyct devrinde izlenen şekildeki’cüzi meseleleri âyeti kerîme hi-

l'ivct ve dalâlet, Allah’ın nizamına tabi olmak veya şeytanın adım-liıi ını İzlemek, Allah’ın rahmetine ulaşmak veya azabına müstahak "Imıılı, Allah’ın birliğini kabul etmek veya ona benzer birisini eş-•rfvııı/tk gibi hususlardaki büyük dâvalara bağlıyor. Allah’ın doğru \ "lıııııı tabi olmakla doğru yoldan ayrılmak mevzularıyle birleşti-ılvm O şumüllu sahası ile birlikte büyük dâvalardan bahsederken 1'iılUııdığı İfade tarzının aynısını bu hususlardan bahsederken de kul İtmiyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder