fîzelAl-îl KUR’AN
Cüz : 7
yor. ( j ai*) kısmında da yahudilere karşı bir ifade
yer almış bulunuyor. Bu arada başka başka rivayetler de var ortada. Mücahid ve İbni Abbas ’tan gelen rivayette «Allah hiçbir beşere bir şey indirmemiştir» ifadesi ile Müşriklerin kasdedilmiş olduğu, dolayısı ile âyeti kerîmenin M e k k e,,’de nazil olduğu variddir. Bir başka kıraate göre de (ji a.*) iba resi ( Aı) şeklinde okunmakta ve böylece âyet yahudilere hi-
tab etmeyip onlardan haber verir mahiyette olmaktadır. Âyetin akışı ise tamamen müşriklerden bahs eder şekildedir. İbni C e -r i r, bu rivayeti beğenmiş ve tercih etmiştir. Bu takdirde âyeti kerîme M e k k î olur.
İkinci âyete gelince Medenî olması âyetin akışmdan anlaşıldığına göre ihtimal dahilinde değildir. Zira bu âyeti kerîme olmadan da âyetin akışı hem kendisinden önce gelen âyetlerden, hem de sonra gelen âyetlerden ibare bakımından da mana bakımından da ayrılmaktadır.
«Develeri de yük ve kesim hayvanı olarak yaratan Allah’tır. 'Allah’ın size verdiği rızıktan yeyin. Şeytana ayak uydurmayın. O, size apaçık bir düşmandır.»...
Sonra âyetin seyri meyvelerden bahseden âyeti kerîmeden önce başlamış olan sözüne hayvanlardan bahseden kısımlarla devam edip gidiyor. Ve hepsini de bir tek mevzu içinde topluyor ki biz geçen bölümde adaklara dair helaller ve haramlar mevzuundan bahs ederken üzerinde durmuştuk.
Bu âyeti kerîmeyi Medenî âyetler arasına alanlar şu kısma göre değerlendirmektedirler: «Mahsul verdiği zaman da
mahsulünden yeyin...»
Onlar bunu zekât olarak kabul etmektedirler. Meyve ve bitkilerden alınacak zekât mevzuundaki hükümler ise Medîııe ’de gelmiştir... Fakat bu mana âyeti kerîme içinde açıkça beyan edilmiş değildir. Ayrıca bu bahiste o âyetleri sadaka olarak tefsir eden kuvvetli nakiller de vardır. Bir kısmı da hasad zamanı, meyvelerin toplanması esnasında gelip geçenler veya yakınlara yedirmek ma-
I. I;ı>'am: 142.
nasma almışlardır. Zekât ise daha sonra üşür ve yarı üşür şeklinde tahdid edilmiştir. Bu durumda âyet tabii M e k k î olacaktır.
S a 1 e b î ’de En’âm sûresinin M e k k e ’de nazil olduğunu sa dece altı âyetinin M e d î n e ’de indiğini söyler. Bunlar da (.jjû jj-û Lj ) den itibaren üç âyettir. Diğeri de ( IjlUî J»
^L. j;l ) den itibaren üç âyettir. Birinci âyetin M e k k i ol
duğunu biraz önce söyledik. Birinci âyetteki durum ikinci ve üçün cü âyetlere de aynen intibak etmektedir.
İkinci kısımdakilere gelince, benim araştırabildiğim kadarı II«' bir sahabiden veya tabiiden M e d î n e ’de nazil olduğuna dair hiç l»lı rivayet yoktur. Mevzuu itibarı ile de Medine ’de indiğini 1»«’ lirten hiç bir işaret yoktur. Âyeti kerîme bir takım cahiliyyot «lü şüncelerinden söz ediyor ki bu ifadeler daha önce açıkladığım/ adaklar, hayvanlar bahsindeki helâl ve haramlar ile irtibutlıdı» Bunun için biz bu kısmın da M e k k e ’de inmiş olma ihtimalini daha uygun buluyoruz.
Emîr’i mushafmda; 20, 23, 91, 92,114,141, 151, 152, 11)3. Ayali» rin M e d î n e ’de indiği belirtiliyor. 91, 92,141,151 ve 1511, Ayet lerden biraz önce söz ettik. 20, 23, 114. âyetlere gelince M a «I 1 n e ’de inmiş olma ihtimalini teyid eden hiç bir ibare yoktur ilada ce ehli kitabdan söz edilmektedir ki, bu da bir delil sayılama/ Çlln kü M e k k î olan pek çok âyeti kerîmelerde bu gibi IniMunlaı v< ■ almıştır.
Bütün bunlardan dolayı biz, sûrenin Mekke 'da bir >»«>«. de ve bir defada inmiş olduğunu ileri süren rivayeti kabul »aliyi» ruz. İbni A bb a s’tan, Esma binti Y e z î d 'den ile bu rivayet varid olmuştur. Esma ’nın rivayetinde bu görüşü toylıl eden bir de hadis rivayet edilmektedir.
«Süfyanı Sevr, Leys’ten, o da Şehr’den, o da Yczid kızı Kaini»'* dan rivayet ederek diyor ki: En’am sûresi Resûlullah’a nazil oldıı £u zaman ben Pcygambcr’in devesinin yularını tutuyordum. Sûre bütünü ile indi ve siklctindcn az kalsın Hazreti Peygamber’in <l<-vesinin kemikleri kırılacak gibi olmuştu.»
İbni A b b a s 'tan gelen rivayeti ise T a b e r a n i şöyle zikr ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder