M u ğ y i r e ’nin gelen misafirlere Kur’an-ı Kerîm’in müessir bir büyü olduğunu söylediği de daha önce anlatılmıştı. Bütün bu rivayetler gösteriyor ki onlar bu konunun gerçek durumundan cahil değillerdi. Bilâkis büyüklenmeye kapılmışlardı.
)« ÂiılVl a!I V » Allah’dan başka ilâh yoktur,
Muhammed Allah’ın Resuludur kelimesinin saltanatlarını kökten tehdid ettiğini, kulların kullara kul olmasını temelden silip atarak, kulların Allah’tan başkasına kulluğunu önlediğini biliyor ve kendi saltanatlarından korkuyorlardı. Kelime-i şehadetin insanlar tarafından yapılmış olan bilûmum putları yıkmayı hedef aldığını gayet iyi anlıyorlardı.
İşte bunun içindir ki Bu Kur’an-ı Mübîn’in herkesi hayrete düşüren eşsizliğini ve alışılagelen beşer sözlerinden farklılığını istismar ediyor, kendilerinden önce geçen, gaypdan haber veren ve delilikle ilgisi bulunan kimselerle bu fevkalâde üstün sözler arasında bir ilgi kurmaya çalışıyorlardı. Bir takım delillerin saçma sapan sözlerini kendi isteklerine göre yorumlayan kimselerin kelime ve rumuzlarla konuşmalarını bilinmeyen âlemlerden gelen haber-leı olarak kabul edenlerin bu duygusunu istismâr ediyorlardı... Onlar bu eski alışkanlıklarını kötüye kullanarak Hz. Muhammed (S.A.)’nın söylediklerinin delilik eseri ve kendisinin de deli oldu-gundan ötürü böyle tuhaf ve garip sözler söylediğini yayıyorlardı.*7
Kur’an-ı Kerîm daha önce tanıdıkları ve bildikleri arkadaşları konusunda onları düşünmeye çağırıyor. Daha evvel arkadaşlarından anormal hiçbir şey görmemişlerdi. Aksine onun eminliğine, doğruluğuna ve hikmet sahibi birisi olduğuna şahadet etmişlerdi. Haceri Esvedi yerine yerleştirme konusunda onu hakem kaimi etmişler ve O’nun verdiği hükme rıza göstererek bu hakimâne hükümle aralarında çıkması mümkün olan bir fitneden kurtulmuşlardı. Her türlü emanetlerini onun yanına bırakmışlar ve bu ema-
27. Ilukımz; FtıılAl-il Kur'nn'ın 6., 7. vc 2V. etlilerin*.
netlik vazifesi onun hicretine kadar devam etmişti. Hicret esnasında o bu emanetleri amcazadesi Ali (K.V.)’ye teslim etmişti.
İşte Kur’an onları arkadaşlarının bilinen bu mazilerini kendi leri tarafından görülen durumunu düşünmeye ve dikkate almaya çağırıyordu onları... Bütün bunlar bir delilik eseri miydi?. Ih» bir mecnunun mu sözüydü?... Bir deli bu hareketleri yiıpnhllli’ miydi?... Hayır asla:
«Arkadaşlarında delilik eseri yoktur. O ilerdeki tehlikeyi ti|i açık haber veren bir kimsedir»...
O’nun ne aklında ne de sözlerinde bir karışıklık vardır O «a dece tehlikeyi bildiren apaçık bir fasih olarak anlatan bir ııvni'l" I cıdır. O’nun sözü delilerin sözüne karışmaz. O’nun durumuyln de lilerin durumu arasında hiçbir benzerlik yoktur...
Sonra...
«Göklerin ve yerin hükümranlığını, Allah’ın yarııt(iki hrı t yi ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimalini düşünmüyorlııı ıın '
Bir başka sarsış bu... Hayretlerle dolu kâinat km a.imin Mı sarsma... Açık bir gönül ve gören bir göz ile bu ulu ve dehşetengiz kâinat mülküne bakmak insan fıtratının üzerine yığılan Kum v ğınlarmdan kurtulması ve özünde gizli bulunan hakikati İdi ah • ' inek üzere beşer bünyesinin açıklığa kavuşması tek Mı yaı mİ m m in kudretine delâlet eden icaz ve ibda eseri sahnelen görmem içlıı leh başına yeter, artar bile... Allah’ın yarattığı her şeye na/nı lerin ve yerin mülkünde nice şeyler vardır— kalbı dehşete duşlu rtıek, kişiyi hayretten hayrete sevketmek ve aklı bililin hunimin ana kaynağını araştırmaya sevketmek bir kasda ınebnl engin Mı nizam içerisinde çalışan bu mahlukâtı yoktan var. eden İradeyi m aştırmak için kâfidir...
Bu yaratıklar niçin bugün olduğu tarzda olmuştur da, «ayıl inakla bitmeyecek ihtimaller dahilinde olan başka bir yaratılış şek llne sahip olmamıştır? Niçin bu yolda yürümüştür de inıkAıı dahi Ilruia olan başka yollardan birisinde gelişmemiştir. Kimdir onu hu litikûmette yürüten?... Kimdir onu olduğu şekilde tutan? Kılı natırı tabiatında cereyan eden bu vahdetin sırrı nedir?... Efieı hu tek bir iradenin sürekli şekilde cereyan ettiği tek bir kanunundan zuhur etmişse. Nedir onu meydana getiren?... Muhukkak ki canlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder