« S*' £* y » Böylece hak yerini buldu... İstikrar kazandı, sebat etti... Ve böylece hakkın dışında kalan herşey yok oldu, silinip gitti: «Ve onların bütün yaptıkları bir hiç olup gitti.»... Bâtıl mağlûp oldu. Bâtıl yolunda olanlar da ...Küçüldüler, zillete düştüler. Ve gözleri kamaştıran parlamadan sonra söndüler, silinip gittiler:
«İşte orada yenildiler, küçük düştüler»...
SECDEYE KAPANAN ALINLAR
Ne var ki bu ansızın karşılaşılan vakıa henüz bitmiş değil. Aynı sahne içerisinde aniden karşılaşılan bir başka vaka daha yer alıyor... Evet büyük bir vaka:
120 — Sihirbazlar hep birden secdeye kapandılar.,
121 - 122 — Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun ’un Rabbine îman ettik, dediler.
İşte bu vicdanların derinliklerinde yer etmiş bulunan hakkın savletidir. Duygularda yer etmiş hakikat yığınlarının doğmasıdır. Hakkı, yakîni ve aydınlığı benimsemek üzere hazırlanmış olan, gönüllere temas eden hak gerçeğidir. Şüphesiz ki sihirbazlar kendi sanatlarının gerçek durumunu en iyi bilenlerdir. Büyü sanatının nereye kadar ulaşmasının mümkün olacağını en iyi kavrayanlardır. Onlar Hz. Musa ’nın getirdiği mucizenin beşer sanatı bir sihir neticesi mi olduğunu, yoksa beşerin ve sihirin takatinin ötesinde üstün bir kudret tarafından ortaya atılan bir mucize mi olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Ve şüphesiz ki kendi sanatında mahir olanlar gözleri önüne serilen gerçeklere teslim olma kabiliyeti daha üstün olanlardır. Çünkü onlar hakikatları idrak etmek için bu sanatta mahir olmayan, sadece işin kabuğunda kalan kimselerden daha fazla kabiliyetlidirler. Ve işte bu noktada sihirbazlar ana delillerini kendi nefislerinde fiilen buldukları mutlak gerçeğe teslim ediyorlar ve boş yere meydan okumuktan kaçınıyorlar...
Fakat zalim ve diktatör putlar İlâhî nurların insan gönüllerine nasıl aktığını, îman aydınlığının beşer kalbine ne şekilde girdiğini ve inanmanın verdiği huzurun sıcaklığının beşer vicdanına nasıl dokunduğunu bilmezler, anlamazlar. Onlar uzun müddet insanları kendilerine köle ettikleri için ruhlara da hâkim olabileceklerini. gönülleri de istedikleri yöne çevirebileceklerini sanırlar. Halbuki gönüller Rahmanın parmaklarından iki parmak arasındadır, onu dilediği gibi değiştirip çevirme kudreti Rahmanın elindedir., işte bu anlayışsızlıktan dolayı Fir’avn birden bire gelen bir hadiseyle karşı karşıya kalıyor. Evet bu ansızın inanma hadisesi ile. . Halbuki o böyle bir inanma durumunu kafasından geçirmiş değildi Ruhlardaki izlerini takip edecek durumu yoktu. Vicdanların köşelerine açılan pencereleri görebilecek durumda değildi... Ve İşte bunun için bu ansızın gelen önemli hadise birden sarstı kendisini.... Aslında bu hadiseyle Fir’avn’un tahtı da temelden sarsılmaya başlamıştı. Mabedlerin kâhinleri olan sihirbazların, âlemlerin Rabbına teslim olması birden bire sarsıyor onu. Evet Musa ’nın ve Harun’un Rabbına... Halbuki onlar biraz önce M u s a 'nın Harun ’un âlemlerin Rabbına davetini reddetmek için toplanmışlardı. Bu iddiayı çürüteceklerdi... Gerçek taht, gerekse saltanat diktatörlerin ve putların hayatında sahip oldukları her şeyi ifade eder... Putlar putluklarını koruyabilmek için çekinmeden,sıkılmadan işlenmesi mümkün olan her suçu işleyebilirler. Yapmayacakları kötülük yoktur:
İNANDINIZ MI ONA?...
1211 — Fir’avn: «Ben size izin vermeden O’na îman mı ettiniz Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz, bir hiledir Fakat siz göreceksiniz.»
124 — «And olsun ki, ellerinizi ayaklarınızı çaprnzluına Kon«' •'eğim, sinııu da hepinizi asacağım» dedi.
Aynen böyle... «Ben size izin vermeden O’na inandınız ıııı?»
Hankl onlar kalplerinde yer eden hakkı silkeleyip atmak için krn dininden izin istemeliymişler gibi... Ne var ki onların kendilerinin
FImlM-11 Kuijim, C: II
f: U
Fakat zalim ve diktatör putlar İlâhî nurların insan gönüllerine nasıl aktığını, îman aydınlığının beşer kalbine ne şekilde girdiğini ve inanmanın verdiği huzurun sıcaklığının beşer vicdanına nasıl dokunduğunu bilmezler, anlamazlar. Onlar uzun müddet insanları kendilerine köle ettikleri için ruhlara da hâkim olabileceklerini. gönülleri de istedikleri yöne çevirebileceklerini sanırlar. Halbuki gönüller Rahmanın parmaklarından iki parmak arasındadır, onu dilediği gibi değiştirip çevirme kudreti Rahmanın elindedir., işte bu anlayışsızlıktan dolayı Fir’avn birden bire gelen bir hadiseyle karşı karşıya kalıyor. Evet bu ansızın inanma hadisesi ile. . Halbuki o böyle bir inanma durumunu kafasından geçirmiş değildi Ruhlardaki izlerini takip edecek durumu yoktu. Vicdanların köşelerine açılan pencereleri görebilecek durumda değildi... Ve İşte bunun için bu ansızın gelen önemli hadise birden sarstı kendisini.... Aslında bu hadiseyle Fir’avn’un tahtı da temelden sarsılmaya başlamıştı. Mabedlerin kâhinleri olan sihirbazların, âlemlerin Rabbına teslim olması birden bire sarsıyor onu. Evet Musa ’nın ve Harun’un Rabbına... Halbuki onlar biraz önce M u s a 'nın Harun ’un âlemlerin Rabbına davetini reddetmek için toplanmışlardı. Bu iddiayı çürüteceklerdi... Gerçek taht, gerekse saltanat diktatörlerin ve putların hayatında sahip oldukları her şeyi ifade eder... Putlar putluklarını koruyabilmek için çekinmeden,sıkılmadan işlenmesi mümkün olan her suçu işleyebilirler. Yapmayacakları kötülük yoktur:
YanıtlaSilhttps://www.google.nl/search?q=sihirbazlar%C4%B1n&oq=sihirbazlar%C4%B1n&aqs=chrome..69i57&sourceid=chrome&ie=UTF-8