Kur’an-ı Kerîm’de yer alan bu korkutucu ifadelerle Allah’ü Teâlâ insanların devamlı bir korku ve sarsıntı içerisinde yaşamalarını, her an gece veya gündüz gelmesi muhtemel felâketlerden, ve belâlardan tiril tiril titremelerini irade buyurmuş değildir. Bilinmeyen hususlardan doğan, sürekli korku, gelecekle ilgili, devamlı sarsıntı ve her an beklenen tehlike çanları... Çok kere insan enerşisini dağıtır ve yok eder. Bunun neticesi ümitsizliğe varır. Çalışma durur, üretim azalır, hayat gelişmez, yeryüzünün imarı mümkün olmaz... İşte bunun için Allah’ü Teâlâ o korkuyu istemiyor da bunun yerine Allah korkusunu, nefis murakabasını, uyanıklığı, hassasiyeti, insanların tecrübelerinden ibret almayı, beşeriyet tarihini harekete getiren ana unsurları görmeyi ve devamlı Allah ile alâkayı sürdürmeyi, hayatın rehavetine, rızıkların bolluğuna güvenerek gurura kapılmamayı irade buyuruyor.
Ve Allah insanlara derin ve ince bir hassasiyete sahip oldukları, Allah’a samimi bir kulluk ile yöneldikleri, Allah’dan korktukları ve hayatı kirleten her türlü şeyden sakındıkları takdirde huzur vaad ediyor, emniyet vaad ediyor, dünya ve âhirette kurtuluşu müjdeliyor. Çoğu kere insanı aldatan maddî nimetlerin yanı sıra emniyete çağırıyor onları... Allah’ın ulu kuvvetine bağlanmaya davet ediyor. Kendi maddî güçlerine değil, yıkılması muhtemel direklere değil, Allah’a dayanmaya davet ediyor... Dünya nimetlerine değil Allulı’ın nezdindeki ebedî nimetlere çağırıyor...
Gerçekten de Allah’a samimiyetle inanmış ve Allah’dan korkmuş müminlerden Allah’ın tedbirinden emin olan kitleler gelmiş geçmiştir. Ve onlar Allah’dan başka hiçbir güce dayanmamışlardır. Kalpleri îman nimeti ile mamur, zikrullah ile mutmain, şeytana ve hevaî nefse karşı güçlü, Allah’ın hidayeti ile yeryüzünü islah eden, korkulmaya lâyık olan celâl sahibi Allah dururken, insanlardan korkmayan bir nesil gelmiş geçmiştir...
İşte bizim de bertaraf edilmesi mümkün olmayan İlâhî azapdan ve idraki imkânsız olan Allah’ın tedbirinden sürekli olarak korkmayı bu şekilde anlamamız gerekir. Böyle anlayınca bu korkunun bizi kararsızlık yerine uyanıklığa, dehşete kapılma yerine hassasiyete, hayatı muattal kılma yerine azgınlıktan ve umursamazlıktan korunmaya sevkettiğini kavrayabiliriz.
Bununla birlikte Kur’an-ı Kerîm ruhlardaki gelişmeleri, kalp lerdeki değişmeleri, milletlerin ve cemiyetlerin değişik tekâmülle • İni anlatmaya çalışarak her birisini uygun bir zaman İçerinindi' münasip bir güzellikle tedavi ediyor. Hayatın çapraşık hadiselm I yer yüzündeki kuvvetler karşısında korktuğu zaman insana hlı vtı dıım güven, emniyet, ve Allah’ın civarında huzur iksiri Miınıjyur, İnsanoğlu yeryüzünün basit kuvvetlerine dayandığı, hayalın alda! maçalarına kapıldığı zaman da bir yudum korku, sakınma ve Al lalı'ın azabını gözetme kâsesini sunuyor. «Ve şüphesi# ki Kıdduıı yandiıklnrım en iyi bilendir. Ve O Lâtiftir, II n lıo r <1 A t
dır'»
Şu anda —âyeti kerîme Allah’ın değişmez kanunlarını açıkla yıp, beşer vicdanının derinliklerine o derece kuvvclli temaslarla dokunduktan sonra— hitabı İlâhî Rasulullah’a yöneliyor Ve n bel delerin sakinlerini denemek için verilen âlem şumül neticeyi Ihı «ulıılloh’a açıklıyor. Bu neticeden ortaya çıkan küfür ve İmanın la binli İle ilgili greçekleri beyan ediyor. Ve bu milletlerde belirdiği gibi genellikle insan tabiatının mahiyetini aydınlatıyor:
101 — İşte biz bu memleketlerin bazı haberlerini niiiiii nakb <b yeni/, Peygamberleri, onlara en açık burhanları getirip günlermiş
İl 111/ Mıılmmmrıl Ktllub'un, «ImlAııı Trrblyc»lnlıı Mrluılu ve lıınıın l’»lkul<>|M OteOnıl« l ahiler» mili emri,
Algı yönetimi, kavram olarak çok gündemimizde olmamasına rağmen, aslında hayatımızın her alanını kuşatmıştır. Çünkü algılar duygularımızı, duygularımız da davranışlarımızı, davranışlarımız zihinlerimizi yönetiyor. Dolayısıyla dini, sosyal ve ekonomik yaşantımızı kuşattığını görüyoruz. Algı yönetimi, yanlış bir algıyı düzeltmek için kullanılabileceği gibi, insanları kandırmak, gerçekleri ve asıl niyeti gizlemek veya kötü niyetle menfaat elde etmek gibi amaçlarla da kullanılabilir. İslamofobi de algı yönetiminin en başarılı örneklerinden birini oluşturuyor. Bu sayede üç beş terörist bahane edilerek koskoca İslam dünyası terörist gösterilmeye çalışılıyor. Bir yandan da demokrasi getireceğiz diye dünyayı ve İslam âlemini kana bulayan ülkeler demokrasinin beşiği olarak gösteriliyor. - See more at: http://www.iktibasdergisi.com/algi-yonetimi-uzerine/#sthash.xiuHhqd5.t4pDDOEd.dpuf
YanıtlaSilhttp://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/01/cennet-garanti-belgesi.html