«Bundan sonra hangi söze inanacaklar,»...
Bu sözden sonra kalpleri yumuşatacak veya sarsacak hangi söz bulunabilir?...
Bir tek âyeti kerîme içerisinde birkaç kere tekrarlanan bu temaslar bize Kur’an metodunun beşer bünyesine hitap ediş tarzını açıklamaktadır... Bir kere kelâmı İlâhî insanm muhatap almadığı hiçbir noktasını bırakmıyor... Dokunmadığı hiçbir çizgisini koymuyor. İnsanın zihnine hitap etmiyor ama tamamiyle ihmal de etmiyor. Yolda yürürken beşer bünyesinin her tarafını sarsarak ona dokunuyor ve uyarıyor. İnsan zihnine temas ederken soğuk münakaşa metotlarıyla girmiyor. Aksine onun gözlerini açmak, düşüncesini harekete geçirmek için canlandırıyor. Birden bir hayat ısısı salıyor içine. Hayatın verdiği korkunç itici gücü bünyesine akılıyor. Ve işte her zaman Allah yoluna davet metodu bu hedefe yönelmiş olmalıdır. Çünkü insan aynı insandır. Değişip de bir başka yaratık haline gelmemiştir. Kur’an da yine aynı Kur’an’dır. Allah’ın kelâmı olarak bakîdir. Ve şüphesiz ki Allah’ın insanoğluna hitabı ilim ne kadar gelişirse gelişsin, insanlık ne kadar tekâmül ederse etsin — aslâ değişmez...
HİDAYET VE DALÂLET
Burada âyeti kerîmenin seyri kısaca duruyor ve müteakiben bir hükmü yerleştiriyor... Bu yerleşen hükümde dalâlet ve hidayet konusunda Allah’ın carî olan kanununu belirtiyor. Allah’ın iradesine uygun olarak hidayeti arayan ve bu konuda çalışanların hidayete ereceği, îman vericilerine karşı kalbini tıkayarak hidayet delillerinden yönünü çevirerek sapıklığa dalanları saptıracağı hususundaki kanununu beyan ediyor, Bunu da öyle bir uygun hava içerisinde yapıyor ki, bu Kur’an’la ilk muhatap olan kavmin durumuyla ilgili bir önceki hali vasıta kılarak ifade ediyor. Kur’an-a has bir metot bu. Bir tek ferdi örnek alarak ona uyan umumî kaideler koyma metodu. Geçici bir hadise münasebetiyle değişmez kurumları açıklama şekli:
186 — Allah kimi saptırırsa onu doğru yola götürecek yoktur. O, bunları taşkınlığı içinde ve serseri bir halde bırakıverir.
Şüphesiz ki sapıklığa düşenler görme ve düşünme hassasından gafil bulundukları için sapıklığa düşmektedirler. Kim Allah'ın Ayetlerini düşünmekten ve görmekten gafil kalırsa Allah onu dalalete sevkeder. Kimi de Allah dalâlete götürürse ondan sonra onu bir daha kimse hidayete erdiremez :
«Allah kimi saptırırsa onu doğru yola götürecek yoktur»
********************
«O, bunları taşkınlığı içinde ve serseri bir halde bırakıverir. •
Bunların kendi başlarına serseriyâne terkedilmiş olumlun bh zulüm değildir. Çünkü onlardır gözlerini ve basiretlerini lui|»uv"" lar. Onlardır gönüllerini ve azalarım atalete mahkum eden İr t Onlardır yaratılış sırrından ve varlık mucizesinden gulll nlıml.u
Geçen âyette belirtildiği gibi gösterilen eşyanın :
lardır habersiz kalanlar. Göz bu kâinat okyanusunu ne I».el
nırsa, neresine bakarsa hayretlerle dolu şeyler görür. Iiiniuiiii İm kışı nereye uzanırsa Allah’ın âyetlerine dalar. İnsan Imni'i dönecek olsa gözü bir âyete ilişir. Kendi benliğine veya çevri ıhıl saran kâinata atfı nazar edecek olsa İlâhî icaz kendi bünyesinde ■ çevresinde bulunan eşyada gözüne ilişir. Ne var ki o kör nlmıışsn yani bütün bunları görmemezlikten geliyorsa onu körlüğü ile bı ı nkmak, bütün bunlardan sonra haddi aşarak hakkı çiğnemişse .mİ mü ile başbaşa terketmek ve neticede yokluğun eline teslim etmek hiçbir zaman için zulüm değildir :
«O, bunları taşkınlığı içinde vc serseri bir halde bırakıverir» Bu çevrelerinde bulunan gerçeklerden gafil olanlar, kendilerini çepeçevre sarmış olun hakikatları görmemezlikten gelenler... Kalkıyorlar Kesulııllulı (S.A.)’ya meçhullerle örtülü guyp penle
Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı.
YanıtlaSilŞeytan; Akli fonksiyon.
KAVRAM KARGAŞASI.
MEAL HATALARINI KUR'AN'A MAL ETMEK
Bir dönemin sonu olacak. Ve aynı zamanda yeni bir dönemin de başlangıcı
Allah, peygamberlik müessesesi ümmete yüklenmiştir.
https://t.co/ZuRXEckq16