Fir’avn kesin şekilde söylüyor onlara... Yaptıkları sanatın para karşılığı olduğunu, ayrıca kendisine yakın mertebeler ihsan edeceğini vaad- ediyor. Maksat daha fazla aldatmak ve daha çok gayret sarfetmek için onları teşci etmek... Ne var ki gerek Fir’avn, gerekse sihirbazlar şu andaki durumun bir sanat icra etme durumu, göz boyama ve aldatma hali olmadığını, şu anda bir mucize ve risaletle karşı karşıya bulunduklarını, ne sihirbazları ne de zalimleri dinlemeyen kahredici güç ile alâka kurma zamanı olduğunu bilmiyorlar, farketmiyorlar.
İşte bakıyorsunuz ki sihirbazlar ücretde anlaşmışlar. Boyunları Fir’avn’a yakınlaşmak için eğilivermiş. Sağılmaya hazır vaziyetteler... Sonra birden Hz. Musa ’ya dönüyorlar ve meydan okuyorlar O’na... Bunu müteakiben Allah’ın onlara nasip ettiği ve kendilerinin hesaba katmadıkları hayır düşüyor paylarına. Ve beklemedikleri bir mükâfatla^ karşılaşıyorlar:
115 — Sihirbazlar «Ey Musa marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalım» dediler.
116 — Musa «Siz koyun» dedi...
Bu ifadede meydan okuma hali oldukça beliriyor. Çünkü onlar Hz. M u s a ’yı muhayyer kılıyorlar. Ayrıca üstün geleceklerine ve büyülerine son derece güvendikleri de ortada... Diğer taraftan Hz. Musa ’nm kendine güveni ve onların meydan okumalarını umursamaması da bütün parlaklığıyla gözler önünde.
Musa: «Siz koyun» dedi...
Bu bir tek kelimede bile açıkça umursamazlık hali beliriyor. Ve kelimelerin ardından Hz. Musa ’nın kendisine güveni bütün parlaklığıyla ortaya çıkıyor. Ve bu; Kur’an-ı Kerim’in bir tek ke-
İlmeyle birçok noktaları aydınlatma metodunun güzel örneklerin deri birisidir...16
Ne var ki âyeti kerîmenin seyri ansızın Hz. Musa ’da bek leımıedik bir vakıa meydana getirdiği gibi bizde de meydana gelı-ı »yor. Biz henüz umursamazlık ve küçükseme mevzuunda iken, bir den âyeti kerîme bizi parlayan büyünün saçtığı korku ve dehşet gn »ünlüsü ile karşı karşıya getiriyor:
«Sihirbazlar marifetlerini ortaya koydular, halkın gözlerini büyülediler, onlara korku saldılar, büyük bir sihir yaptılar»*...
Kur’an-ı Kerîm’in, bunun büyük bir sihir olduğunu belirtmiş olması onun ne şekilde bir sihir olduğunu anlamamız için kâfidir, Ayrıca onların insanların gözünü boyadıklarını, kalplen ine km İm saldıklarını belirtmiş olması bizim o sihrin ne şekilde bir şey «»1«111-r.unu düşünebilmemiz için kâfidir. Haddi zatında âyeti kerîmede kullanılan (• ^:~l ) kelimesinin lafzı bile bizzat bir lakım İm
dinçleri tasvir etmektedir. O sihirbazlar önce halkın korku dtıvgu uııu harekete geçirdiler ve onun üzerine oyunlarını oynadılar. Ayrıca Kur’an-ı Kerîm’in T â h a Sûresinde Hz. M ıı s a iım için de bir korku belirmeye başladığını ifade etmesi de bu ;abım m r kilde birşey olduğunu anlamamız için kâfidir.
No var ki ansızın ortaya çıkan bir başka hadise hem Klı
ve erkânının hem de sihirbazların, kâhinlerin ve lııplanmı, "hm bütün kalabalığın gözlerini bir başka sahaya çeviriydi Kvı l l»n\ "I bir örneğini gördükleri sihirden farklı bir sahaya:
117 — Biz de Musa ’ya: «Bırak asanı» diye vıdıyıllll* > •< derhal onların uydurduklarım yutmaya başladı.
118 — Böylcce hak yerini buldu ve onların hiitiiıı yaphkıdı ı Mı hiç olup gitti.
IHI — İşte orada yenildiler, küçük düştüler.
Aslında kımıldanır gibi olan, gözleri büyüleyen, kalplere d* h •el. salan ve birçok kişilere üstün olduğunu hayal ettiren balıldu l*u Bomboştur, yok olup gidecektir. Rüyada görülen bir hayal 11>• lllıımcsi, bir kirpi gibi büzülmesi, kuru bir yaprağın ateşi gibi mim inesi İçin yalnızca Allah’a güvenen doğru yolda bir hakikili la yu/
lû Aılı tıeçcıı ener
Fir’avn kesin şekilde söylüyor onlara... Yaptıkları sanatın para karşılığı olduğunu, ayrıca kendisine yakın mertebeler ihsan edeceğini vaad- ediyor. Maksat daha fazla aldatmak ve daha çok gayret sarfetmek için onları teşci etmek... Ne var ki gerek Fir’avn, gerekse sihirbazlar şu andaki durumun bir sanat icra etme durumu, göz boyama ve aldatma hali olmadığını, şu anda bir mucize ve risaletle karşı karşıya bulunduklarını, ne sihirbazları ne de zalimleri dinlemeyen kahredici güç ile alâka kurma zamanı olduğunu bilmiyorlar, farketmiyorlar.
YanıtlaSilİşte bakıyorsunuz ki sihirbazlar ücretde anlaşmışlar. Boyunları Fir’avn’a yakınlaşmak için eğilivermiş. Sağılmaya hazır vaziyetteler... Sonra birden Hz. Musa ’ya dönüyorlar ve meydan okuyorlar O’na... Bunu müteakiben Allah’ın onlara nasip ettiği ve kendilerinin hesaba katmadıkları hayır düşüyor paylarına. Ve beklemedikleri bir mükâfatla^ karşılaşıyorlar:
https://www.google.nl/search?q=Sihirbazlar&oq=Sihirbazlar&aqs=chrome..69i57j69i59l3j69i60&sourceid=chrome&ie=UTF-8