Bu bölümün baş tarafında işaret edilmiş olan hadisi şeriflere gelince şöyledir :
Buharî ve Müslim’de Ebû Hüreyre’den varid olan bir hadisi şerifte Resulullah (S.A.S.) buyuruyor: «Her doğan İslâm fıtratı üzerine doğar; — Bir başka rivâyette de her doğan bu din fıtratı üzerine doğar denilmektedir— Sonra anne ve babası onu ya Yahudi kılar, ya Hıristiyan, ya da Mecusi... Tıpkı bir hayvan yavrusunun doğuşu gibi... Siz onda bir sakatlık görür müsünüz?...
Müslim’in sahihinde de İyaz’dan Resulullah (S.A.S.) buyurdu: «Allah’ü Teâlâ buyurur ki: Ben kullarımı hanif dininde olarak yarattım. Sonra şeytanlar geldiler onları dinlerinden döndürdüler. Benim onlara helâl kıldığım şeyleri onlar haram kıldılar»...
İbni Cerir diyor ki: Bana Yunus bin Abdulâla, ona İbni Vehb, ona Sırri bin Yahya, ona da Hasen bin Ebil Hasen Saad oğulları kabilesinden Esvel’in şunları söylediğini anlattı : «Ben Resulullah (S.A.) ile dört gazvede birlikte savaştım. Müslüman topluluk savaşarak diledikleri kimseleri öldürdükten sonra çocuklara da uzandılar. Bu durum Resulullaha iletilince Resulullah buna kızdı, sonra buyurdu. Ne oluyor bir takım kimselere ki çocuklara da el atıyorlar?... Adamın birisi dedi ki: Ey Allah’ın Rcsulu, onlar müşriklerin çocukları değiller mi? Resulullah (S.A.) buyurdu: Sizin en hayırlılarınız da müşriklerin çocukları değiller mi? Dikkat edin doğan her çocuk ancak Islâm fıtratı üzerine doğar. Dile gelinceye kadar da aynı fıtrat üzerinde bulunur. Sonra ana ve babası onu ya
Yahudileştirir, ya da Hıristiy anlaştırır»... Hasen diyor ki : Allah'u Teâlâ Kitab-ı Mübîn’inde buyuruyor : «Rabbın insanoğlunun sulbünden soyunu çıkarttı.......
Biz Allah’ü Teâlâ’nın : «Rabbin insanoğlunun sulbünden soyunu çıkarmış, onlara : Ben sizin Rabbiniz değil miyim demiş ve buna kendilerini şahid tutmuştu» âyeti kerimesinin olduğu gibi kabul edilmesini, hal yoluyla yapılmamış olmasını da zihinden uzak bulmuyoruz. Nitekim Allah’ın bildirdiği şeyler bizim düşüncemiz de de fiilen vuku bulabilir. Hem Allah bir şeyi dilerse onun vuku bulması için hiçbir engel yoktur. Şu kadar var ki İ b n i K e s i r’in tercih ettiği ve Hasen el Basri’nin de aynı şeyi zikrederek âyetle delil getirdiği tevil yolunu uzak bir ihtimal olarak değerlendirmiyoruz. Şüphesiz ki Allah hangisinin daha doğru olduğunu en iyi bilendir.
Her iki şekilde de hülâsaten bize beliren husus Allah'ın beşer fıtratından kendisinin birliğini kabullenmek hususunda bir ahd almış olduğudur. Şüphesizki tevhid gerçeği insanın fıtratında gizlidir. Varlıklar dünyasına çıkan her yavru bu gerçekle birlikte çıkar... Ancak dış âmillerin tesiriyle fıtratı bozulunca ondan ayrılır. Beşer kabiliyetini hidayet veya dalâlet konusunda istismar eden bir âmilin tesiriyle... Bu her iki kabiliyeti şartların ve zeminin icabı varlıklar dünyasına çıkarır. Esasen insanın benliğinde bu duygular gizlidir...
Haddi zatında tevhid gerçeği yalnız başına İnsanın fıtratında gizli değildir. İnsanla birlikte çevresini saran varlıklar dünyasının yapısında da bu gerçek yer alır. Zaten beşer fıtratı çevresini saran varlıkların fıtratından sadece bir parçadır. Onanla ilgili olup ayrı değildir. Kâinata hükmeden kanunlar bizzat insan fıtratına da hükmeder. Bu arada insanoğlu bu fıtrî kabiliyetin ibretengîz tesirlerini ve akislerini kâinat kitabında görür ve bu gerçeği itiraf eder.
Gerçektende varlıklar dünyasına hükmeden tevhid kanunu gerek kâinatın şeklinde ve yapı itibariyle uygunluğunda, gerekse kainatın parçaları arasındaki muvafakatta, hareketin intizamında, kanunların sürekliliğinde ve devamlı olarak bu kanunların kainata hükmedişinde tesirleri apaçık görülür. Son olarak da insan bilgisinin ulaşabildiği pek az bir ilim mutasına göre kâinattaki atomların
YanıtlaSil2017***İNSANLIK AKİDESİNİN ÖLÇÜMÜ***
SINIRLI OLAN SINIRSIZI KAPSAMAZ.KAİDE.ÖLÇÜ
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=287802078337867&id=100013242319421
http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2014/10/muslumanlarin-ve-kafirlerin-allah.html
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=296525450798863&id=100013242319421&pnref=story
***
Düşünmek farzdır.28**31 arası .inek .cennet .burun.dil.
http://www.dailymotion.com/video/x5c30sp_hayvanlar-dusunmez-dusunmek-farzdir_animals
http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/01/cennet-garanti-belgesi.html
***
Tefekkürün meyvesine gelince, ilimler, haller ve amellerdir. Fakat özel meyvesi ilimdir. Evet! İlim kalpte hâsıl olunca, kalbin durumu değişir. Kalbin durumu değişince azaların amelleri de değişir. Bu bakımdan amel, hâle tâbidir. Hâl de ilme, ilim de tefekküre tâbidir. Öyleyse tefekkür, hem başlangıç hem de bütün hayırların anahtarıdır.
İşte tefekkürün faziletinden sonra beliren budur. Anlaşıldı ki tefekkür, hem zikirden, hem de tezkîrden daha üstündür. Çünkü tefekkür hem zikirdir, hem de fazlalık! Üstelik kalbin zikri, azaların amelinden daha hayırlıdır. Amelin içinde zikir bulunduğu için amel daha şereflidir. Madem ki durum budur, tefekkür bütün amellerden daha üstündür ve şöyle denilmiştir: ‘Bir saat tefekkür bir senelik ibadetten daha hayırlıdır’.
***
AKIL
1- Madde veya vakıa
2- Sağlıklı beyin
3- His
4- Ön bilgiler
Buna göre akıl, düşünce veya idrak; vakıayı hissetme olgusunun duyu organları vasıtasıyla beyne taşınması ve beynin bu vakıayı ön bilgilerle yorumlamasıdır.
http://islamdevleti.info/kitaplar/Tefekkur/index.htm
https://akilvefikir.org/2017/04/06/tefekkur-butun-amellerden-daha-ustundur/
http://meerstr11.blogspot.nl/2017/01/rasidi-hilafet-istiyorum-kaideler-ve.html