6 Haziran 2016 Pazartesi

«Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdikse, ora halkını yalvarıp yakarmaya sevk için sıkıntıya, felâkete uğrattık»...

İslâm düşüncesinde insanın iradesi ve hareketi insanlık tarihinin mihrakı olması ve bu tarihin açıklanmasında ana unsuru teşkil etmesi münasebetiyle gayet önemli bir amildir. Ne var ki insanın iradesi ve hareketi ancak bu engin İlâhî iradenin ve faal kudretin çevresi dahilinde cereyan eder. Ve her şeyi Hak Teâlâ ihata etmiştir. İnsanın iradesi ve hareketi bu faal ve engin İlâhî iradenin hudutları dahilinde bütün varlıklarla birlikte faaliyet icra eder. Varlıklar dünyasında hem tesir gösterir, hem de tesir altında kalır. Varlıklar âleminde insan tarihine hareket seyrini veren muhtelif amiller vardır. Ve bu hareketin sahası geniş olduğu kadar derindir de... Bu âmillerin yanı sıra beşer tarihinin İktisadî, biyolojik veya coğrafi yönden açıklama metodları büyük bir kıtadaki gayet küçük bir ada durumuna düşer. Ve insanın basit oyuncaklarından bir oyuncak haline gelir:

«Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdikse, ora halkını yalvarıp yakarmaya sevk için sıkıntıya, felâkete uğrattık»...

Hiç şüphesiz ki Allah’ü Teâlâ, haşa kullarını boş yere şiddetlere maruz bıraksın, malları, rızıkları, bedenleri ve canlarıyla birlikle eziyetlere düçar kılsın. Putperest mitolojilerin kindar ve lüzumuz şeylerle uğraşan ilâhları gibi kendi kinini dindirmek ve arzusunu tatmin etmek için kullarına azap etmesi düşünülemez. Hak Teâlâ sadece peygamberleri yalanlayanları darlık ve bollukla azaba müstahak kılar. Haddi zatında şiddetlerle denenme insan fıtratını tabiatı İtibariyle ikaz eder. Hayır ümidi olan fıtratlarda bir uyanıklık meydana getirir. Uzun müddet hakikatlardan yüz çevirmiş olan gönülleri yumuşatır. Azıcık bir imkân kalmış olsa onu yumuşaklığa sevkeder. Zayıf insan gruplarının kahhar olan yaradana huşu ve tazarru içinde yönelmelerini sağlar. Affını ve rahmetini istemelerini temin eder. Bu tazarru ile kullar Allah’a kulluklarını ilân ederler. Allah’a kulluk ise insan varlığının ana gayesini teşkil eder. Haddi zatında Allah’ın ne kulların kulluğunu ilân etmesine, ne de onların tazarru ile kendisine yönelmelerine ihtiyacı vardır: «Ben cinleri ve insanları sırf bana ibadet etsinler diye yarattım. Onların hiç birisinden bir rızık istemem ve doyurmalarını da arzu etmem. Muhakkak ki Allah son derece rızık verendir ve sağlam kuvvet sahibidir»... Şayet bütün insanlar ve cinler bir gönül halinde toplanıp

Allah’a ibadet etseler bu ibadetleri Allah’ın mülkünden hiçbir şeyi fazlalaştırmaz. Bunun aksine olarak bütün insanlar ve cinler tek bir gönül halinde Allah’a isyan etmiş olsalar, mülkü İlâhîden bir şeyi eksiltemezler. Nitekim bu husus hadîsi kutsî ile genişliğine belirtilmiştir. Şu kadar var ki kulların tazarru ile Allah’a yönelmeleri ve Allah’a kulluklarını ilân etmeleri haddi zatında kendi fayda İmanadır. Kendi yaşayışları ve maişetleri içindir. Kullar ne zaman Allah’a kulluklarını ilân ederlerse, Allah’dan başka bütün kullara kul olmaktan kurtulurlar. Kendilerini aldatmak için durmadan gayret sarfeden şeytana kul olmaktan kurtulurlar Şehvet ve arzuların kulu, kölesi olmaktan uzaklaşırlar. Her türlü kullara kulluk emaresi taşıyan hususlardan kaçınarak şeytanın izini takip etmektenn sakınırlar. Gerek amelleri ile, gerekse niyetleri ile Allah'ın gn /.abına müstehak olmaktan kaçınırlar. Şiddet anında Allah’a yüne lirler ve O’ndan yardım isterler. Kendilerini temize çıkaran, lıılııl yete ulaştıran ve tertemiz kılan yolda hakka doğru yiiniı İri Kul hıra kul olmaktan, nefsin ve şehvetin kölesi olmaktan kurtulıırlaı İşte bunun içindir ki İlâhî irade, kendilerine elçiler gönderilip de onları yalanlayan beldelerin sakinlerini önce ruhları ve Definleri / İle ilgili azaplara, sonra da bedenleri ve malları ile alâkalı mkııılı laıa düçar kılarak azap etmeyi irade buyurmuştur. Blenderle kalp lerlııi diriltmeyi istemiştir. Şüphesiz ki acı en iyi terbiye voludııı Gizli kalmış bulunan hayır menbalarını su yüzüne çıkarına ydll ı ılın Canlılık emaresi taşıyan vicdanlardaki hassasiyeti en İyi 1ın eli ine metodudur. Bu, darda kalmış zayıfların rahat neler, aldıklaıı darlık ve sıkıntı anında rahmet gölgesine sığındıklaıı en gtı/< I bil ı gölgeliktir. Evet «yalvarıp yakarmaya sevk için»,,,

«Sonra bu sıkıntıyı iyiliğe çevirdik»...

İşte o şiddetin yerini alan bolluk. İşte o zorluğun yerini alan kolaylık. İşte o darlığın yerini alan nîmet. İşte o sıkıntının yerini alan huzur. İşte o kısırlığın yerini alan çoğalma. İşte o kıtlığın yeı l ol alan bolluk. İşte o korkunun yerini alan emniyet. Ve İşte eğlen ı e, rahat, yumuşaklık, nimetler, fazlalık ve bolluklar... Evet bütün bunlar hakikati itibariyle denenme ve imtihan için...

Şiddetle denenmeye çok kimseler sabredebilir, Çoğunlukla şld
Ftml&l-ll Kuı'un, C: İl
r m

1 yorum:

  1. Doğru çok isabetli teşhis.
    Onun için diyoruz ki ASIL'dan başlayalım.
    Asıl olan,vakıanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir.
    Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdikse,ora halkını yalvarıp yakarmaya sevk için sıkıntıya,uğrattık.
    NEDEN SEN DEĞİL
    https://t.co/70bjCA7esS

    YanıtlaSil