4 Haziran 2016 Cumartesi

MEVDÛDÎ’NİN KANAATİ

sa olsun, İlâhî ölçüye vurulması bir yana, bugünkü hayat ölçülerine göre dahi çok daha kârlı ve âdildir.

MEVDÛDÎ’NİN KANAATİ

«İslâmî hareketin ahlâkî temelleri» adlı kitabında üstad  
E b û 1 -a 1 â - el Me v d û d î der ki:
« insanlığın hayat proplemleriyle az çok ilgilenen herkes
bilir ki, asıl mesele —ki beşerî düzenin iyiye ya da kötüye gitmesi buna bağlıdır— beşerî düzenin yönetilmesi ve bu düzene fiilen el koymuş yöneticiler meselesidir. Katarın, makinistinin verdiği isli kametten başka yöne hareket edemediği, yolcuların da —ister islemez— aynı istikâmette yol aldıkları bilinmektedir. Bunun gibi insanlığın medeniyet katarı da, medeniyete fiilen el koymuş idarecilerin verdiği istikâmetten başka yöne hareket edemez. İdareciler bir yön tensip etti mi, bütünüyle insanlığın her halükârda aksi is-I ikâmetten başka yöne hareket edemediği, yolcuların da —ister isin imkân ve şeriati idarecilerin elindedir. Düzenin kontrolüne tamamen hâkimdirler. Yönetimde mutlak iktidar sahibidirler. Halk peşlerine takılmış, her şeyi onlardan beklemekte. Düşünce ve kav-* l amları oluşturacak, istedikleri kalıba sokacak vasıtalara onlar sa-lıip. İçtimai nizamı ve fertleri karekterize eden onlar, ahlâkî değerlenil tesbiti onların inhisarı altında.

Yönetici ve liderler Allah’a inanmış, O’nun rızasını uman kişiler olursa... Hayat nizamı elbette iyi, doğru ve hayır yolda seyrine devam eder ve şirret damgalı habis kişiler de dinî mübinin çemberine girerek vaziyetlerini İslah ederler. İyilikler artar, fidanları ■ inere verir, en azından fenalıklar —şayet kökünden sökülemeyip ıııcv/î olarak görülse bile — toplumun tesiriyle gelişemez. Amma bu İdare, yani, —yönetim, kumanda ve riyaset— Allah ve Rasulün-<!en uzaklaşmış, şehvetine tabiî olmuş, isyan ve fesadın içine düşmüş kimselerin elinde olursa, çaresiz hayat nizamı isyan, fuhuş ve düşmanlığın kol gezdiği bir seyir takip eder. Düşünceler, görüşler, ilim, edebiyat, politika, medeniyet, kültür, ahlâk, muamelât, adalet ve kanun; bunların hepsinde birden başı boşluk (anarşi) ve boz-guııcuiuk hareketleri kıpırdamaya başlar, kötülükler çoğalır, işler çığırından çıkar..,»
...«Allah’ın dininin kullardan öncelikle istediği şeyin, halisane itaat ve bağlılıkla hep birden hakka ubudiyeti kabul etmeleri olduğu açıktır. Öyle ki Allah’tan başkasma taptıklarını gösteren Irk bir emare kalmasın ve Allah’ın gönderdiği ümmî ve yüce peyguın berin getirdiğinden başka kanun hayatlarına girmesin. Dalıa sonra İslâmın onlardan istediği; Allah’ın gazab ve belâsını kullan Uz«» rine çeken her türlü melanet ve menhiyatın kökünden sökülme» t ve bozgunculuğun yeryüzünden kaldırılmasıdır. İnsanoğlunun kumandası ve dünya nizamının organizesi sapık ve inkârcı yönetıelk'i m elinde bulunduğu müddetçe bu ulvî gayelerin gerçekleşmesi inlim kün değildir, gerçek dinin sahipleri ve yardımcıları bunların emi ı ne amade olmaktan, kudretlerine boyun eğmekten başka çare İmla mazlar. Allah’ü Teâlâ’yı ancak kendi köşelerinde gizlici' zlkredn ler. Dünyadan ve olup bitenlerden habersizdirler. Zulüm «’ilmin nm kendilerine lütfetdikleri bazı teminat (!) ve müsamahalı.a liri ganimet bilme durumunda kalırlar. Buradan İmamet-i Sııl!lm'mn

(Reisin müslüman olmasının) ve İslâmî nizamın ikame edilme

ehemmiyet derecesi ortaya çıkıyor. Bilelim ki İslâm hu l<-ı»n Ih 1 üzerine kurulmuştur. Gerçekten insanın Allah rızasına eı. l.ılım

si -bu farzı unutuğu veya tahakkuku için elinden geleni

(lığı takdirde — hiç bir amelle mümkün değildir. Kilap ıh mim ı l.e cemaat, cemaatta devam, cemaatı dinleme ve aykırı hm eli. 11• n vazgeçme konularında neler zikredilmemiştir ki.. İnsan Inplııın n! '/.unundan —kıl payı da olsa— ayrıldığı zaman ölümü hak Hini; olur. İsterse orucunu tutmuş, namazını kılmış ve müslüman nhlugu nıı ileri sürmüş olsun. Bunun sebebi, dinin hakiki inaksal v<» lı«1il»' lıııiıı gerçek İslâm nizamını kurmaktan, İslâmî idareyi grili ecel ■ ı yüzünde sağlam temellere oturtmaktan başka ne olabilir? lüitün bunların gerçekleşmesi toplumsal kuvvete bağlıdır. Toplumsal kııv v«*li sarsmaya ve cephesinde gedik açmaya yeltenen kimse lulAnıa ve müslümanlara karşı öyle bir cinayet işlemiş olur ki, bıı cinayet ne namaz kılmakla, ne de kelimeyi tevhit getirmekle tedııvl «’«llh’ bilir,,, Sonra «Cihad»ın İslâm dininde kazandığı yüce mevki ve met leheye bakınız. Öyle ki, Kur’an’da dünyaya tamah ederek eilunl ilan kaçanlara «münafık» hükmü verilmektedir. Zira «çilimi» g1'

FlmlAHL Kur'ıııı, C ıl 1 "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder