Evet ama o bir puttur, zalim diktatördür... Ve her put gibi cahildir, ahmaktır, duyguları körleşmiştir. Bunun yanı sıra da gururludur, kibirlidir, şımarıktır...
Ve sonra birden tehdit edilen tahtın, sarsılan saltanatın çığlığı, çığırtkanlığı başlıyor:
«Doğrusu bu halkı şehirden çıkarmak için düzenlediğiniz bir hiledir.»...
Veya bir başka âyette belirtildiği gibi: «Doğrusu o size sihir öğretmiş olan en büyüğünüzdür»...
Meselenin bütün işaretleri açık. Bu Musa peygamberin âlemlerin Rabbına davetidir ki o Fir’avn’u korkutuyor, rahatsız ediyor. .. Şüphesiz ki âlemlerin Rabbına davetle birlikte, putların hükmünün bakî kalması, kararlarının geçerli olması imkân dışıdır. Çünkü onların saltanatı Allah’ın şeriatını insanlar arasından kaldırarak Allah’ın Rububiyetini yok etmek ve Allah’dan başka tanrılar olarak kendilerini onun yerine koymak, insanlara diledikleri gibi hüküm vermek ve koydukları hükümlere herkesi kul etmek esasına dayanır... Hiç şüphesiz ki bu iki yol birbirinden tamamen ayrı yollardır. Ve birleşmeleri mümkün değildir. Veya bu iki yol ayrı ayrı iki dindir, birleşmeler imkân haricidir. Ya da iki ayrı Rabbın varlığının ifadesidir ki ikisinin aynı anda bulunması kabili imkân değildir. Bunu hem Fir’avn biliyordu, hem de Fir’avn’un erkânı. Ve işte bunun içindir ki Musa ve H a r u n ’un âlemlerin Rabbına davet etmeleri karşısında birden bire dehşete kapılmışlardı. Şu anda ise bütün sihirbazlar secdelere kapanarak âlemlerin Rabbına inanmış ve bu inançlarını açığa vurmuşlardır. Musa
ve Harun ’un Rabbini kabullendiklerini belirtmişlerdi. Elbette ki onların daha fazla dehşete kapılmaları gerekirdi. Halbuki sihirbaz lar Fir’avn’ın ilâhlığını kabul eden ve din adına insanların omuzuna yerleştiren putperest dininin kâhinleri idiler...
Ve işte böylece Fir’avn o korkunç ve vahşi azap tehdidini savuruyor:
«Fakat siz göreceksiniz'. And olsun ki ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım, dedi»...
Bu azaplar, bu korkutmalar, bu sindirmeler ve baskılar bütün diktatörlerin, zâlimlerin, putların bir delil ve burhanla bertaraf edemedikleri hakkın karşısında baş vurdukları en büyük vasıtalardır. Açık ve kesin hakikatların karşısında bâtılın yaptığı hazırlıktır bu...
Ne var ki insan ruhunda gerçek îman işaretleri açıkça belirdiği vakit insan yeryüzünün bütün kuvvetlerinden üstün sayar kendini Zalimlerin, diktatörlerin ve putların bütün azaplarını küçümser. Böyle bir ruhta inanç hayattan daha üstün gelir. İnanan ruh ebedî olan Allah’a yaklaşmayı, geçici olan fena âleminden üstün görür ve bu dünyayı önemsemez... İnanan kimse neyi alıp, neyi bırakacağını, ne kazanıp ne kaybedeceğini, yürüyeceği yolda ve tepelerde ne gibi fedakârlıklara ve dikenlere maruz kalacağını. ne ile karşılaşacağını sormak için dikilip durmaz. Çünkü inanan kimsenin önünde beliren aydın ufuklar işte orada... Vc o yolun üstündeki biç bir şeye bakmaz, hiç bir engeli görmez...
125 — Onlar da: «Biz ancak Rabbimize dönüp varacağız."
126 — «Sen, Rabbimizin âyetleri gelince onlara îman ettiğimiz için bizden intikam almak istiyorsun. Rabbimiz, bize sabır ver ve canımızı müslirn olarak al» dediler.
İmandır o ki sarsıntı nedir bilmez, korku nedir farkelıııe/ Kimseye boyun eğmez, kimseye evet efendim demez înıandıı <» l ı insanı varacağı âkibetten emin olarak huzura kavuşturur Hah hııııı dönmekten, O’na yaklaşmaktan duyduğu güven içerisinde yu Mui n ilerletir:
«Onlar da: “Biz ancak Rabbimizc dönüp varacağız.’’ drdlleı»
/Alimler, diktatörler ve putlarla kendisi arasınduki savaşın ımı Invotml iyice bilenler... Bu savaşın haddi zatında esas itibariyle hu
Bu azaplar, bu korkutmalar, bu sindirmeler ve baskılar bütün diktatörlerin, zâlimlerin, putların bir delil ve burhanla bertaraf edemedikleri hakkın karşısında baş vurdukları en büyük vasıtalardır. Açık ve kesin hakikatların karşısında bâtılın yaptığı hazırlıktır bu...
YanıtlaSilNe var ki insan ruhunda gerçek îman işaretleri açıkça belirdiği vakit insan yeryüzünün bütün kuvvetlerinden üstün sayar kendini Zalimlerin, diktatörlerin ve putların bütün azaplarını küçümser. Böyle bir ruhta inanç hayattan daha üstün gelir. İnanan ruh ebedî olan Allah’a yaklaşmayı, geçici olan fena âleminden üstün görür ve bu dünyayı önemsemez... İnanan kimse neyi alıp, neyi bırakacağını, ne kazanıp ne kaybedeceğini, yürüyeceği yolda ve tepelerde ne gibi fedakârlıklara ve dikenlere maruz kalacağını. ne ile karşılaşacağını sormak için dikilip durmaz. Çünkü inanan kimsenin önünde beliren aydın ufuklar işte orada... Vc o yolun üstündeki biç bir şeye bakmaz, hiç bir engeli görmez...
https://www.youtube.com/watch?v=LtqXeLaRr0U&index=4&list=PLr342JFErS74PD1gdrTSqmdDze38nBN9_
https://www.youtube.com/watch?v=pBhXRguIJ_0
https://seyyitkutubtefsiri.blogspot.nl/2016/06/evet-ama-o-bir-puttur-zalim-diktatordur.html
https://www.facebook.com/mehmet.cifci.733/posts/1620919674584758